Bir taraftar mektubu
Ben bir Fenerbahçe taraftarıyım. İçimdeki yangınlara kör kuyulardan su çektiğimi biliyorum. Ama benim ne çektiğimi, hiçbir Fenerbahçeli futbolcu bilemez. Sen anlarsın HakkıAbi, o yüzden sana yazıyorum. Beni İstanbul'daki işimi bırakıp, Hollanda'ya kadar götüren sevginin adıdır Fenerbahçe. Takımım kaybettiğinde de, içimde sevgim azalmıyor ama çocuklarımı bu kadar üzen futbolculara kalbim kırılıyor. Fenerbahçe içimden ağlatıyor beni. Kendimi teselli etmek için, talihsizliğe sığındım ama yetmedi. Çünkü en acı gerçekler önümde duruyordu. Teknik direktörümüz yanlış hamlede mat oldu. Kalecimiz, top kaleye girmeden önce gol oldu. Kaptanımız, rakip takım için hazineler kaptanı oldu. Ne derseniz deyin, olan sadece bize oldu. Bizler ölümüne sevginin körkütük aşıklarıyız. En kolay affeden, en zor kızan... Her şeyimizi verdiğimiz futbolcuların, her türlü hatasına göz yumuyoruz da, onlar bizlerin bir hatasını attıkları golden sonra bile yüzümüze vuruyor. Alex ve Appiah'ın bizlere söylemekten çekindiği bir sırrı var. En çok sevdiklerimiz, bazen en kolay yaralayandır bizleri. Bu takımın kanayan yerlerine merhem sürmek elbette görevimiz. Bizde Fenerbahçe sevgisi öylesine büyük ki, teselli için sudan sebepler buluruz. Ama bizleri teselli edecek melekleri bulmak mesele. AZAlkmaar maçından sonra, içimdeki yangınlara kör kuyulardan su çektim. Ama benim ne çektiğimi, hiçbir Fenerbahçeli futbolcu bilemez. Hele bir maçın bitiminde, yatağına ölü gibi yatıyorsan... Bu aşk hiçbir şeye benzemiyor HakkıAbi... Üstelik çok özlediğin bir hayalin kıyısında, sudan ucuz hatalarla batıyorsan...