Palyatif çözüm
TCK'nın ünlü maddesi 301. için, çok değişik eleştiriler seslendirilmekle birlikte, galiba saflar usul usul üç kampta belirmeye başladı. 1. kamptakiler: 301. maddenin ifade özgürlüğünü ortadan kaldırdığı görüşünde birleşiyor. 2. kamptakiler: Böyle bir madde olsun ama ifade özgürlüğüne de saygı gösterilsin, gibi deve mi kuş mu şeklinde belirsizlik sergileyenler. Amorf kesim! 3. kamptakiler: Bu madde olmalıdır, Türklük korunmalıdır, koduk mu oturturuz, diyenler.
***
Bir de henüz bir kampa dahil olmamış eleştiriler seslendiriliyor. Mesela, Allah selamet versin Adalet Bakanımız Cemil Çiçek, hükümet sözcülüğünü de yürüttüğü halde, tamamen nevi şahsına münhasır bir çizgi sürdürüyor. Diyor ki: İfade özgürlüğü hakaret özgürlüğü değildir. El hak doğru! Fakat ben Türkiye'de henüz şunu diyene rastlamadım: 301. madde kaldırılmalıdır, rahatça hakaret özgürlüğü tanınmalıdır. Böyle birisini duymadım, çünkü istediği şey direkt manyaklığa girer.
***
Öte yandan, 301'den dava açılması Adalet Bakanlığı'nın iznine tabi olsun, diyenler de var. Bence bu çözüm, elbet bir çözümdür de, palyatif bir çözümdür. Neticede, ifade özgürlüğü gibi temel bir anayasal özgürlüğü, siyasi iktidarın meşrebine terk etmektedir. O zaman şu soru ortada kalıyor. Adalet Bakanları'nın hoşlanmadığı yazar ve gazetecileri kim koruyacak?