Suçlu suskunluk
Adaletsizlik süvarileri atına binmiş, dörtnala gidiyor. Katilleriyle barışık yaşayan devlet düzeninden, çarpıcı örnekler izliyoruz. Faili belli katillere "meçhulmuamelesiyapanlar" oldukça, bu ülkede adaletin zerresini bulmak mümkün değildir. Ülkenin ruhu böyle zapt ediliyor işte. Azar azar bir mezar kazılıyor ülkemize.
***
Güvenlik güçlerini bile birbirine düşüren sistemin müritleri, kıs kıs gülüyor. Bir ülke ölüyor onların sinsi senaryolarında. Herkes bir ırkçılık histerisinde, kendisinden gayrısına yaşam hakkı tanımayı reddeden bir güç gösterisinde üstelik. Kardeşliğin ormanları cayır cayır yanarken, haritasız Türkiye özlemindekiler bayram ediyor. Oysa bu memleket hepimizin.
***
Dün verilmeyen hesapların dökümüdür, bugün palazlanan düzen. Adına "derindevlet" diyorlar ama derinlerde olan devlet değil, devlete karşı olanlar. Hatta Cumhuriyet'e karşı olanlar. Zaten Cumhuriyet'e karşı olanlar meçhul değil artık. Üstelik itibar görüyor. Bizler bir kum tanesiyiz, yazdıklarımızın hükmü de olmuyor o yüzden. Ama şeriatın saraylarında oturanlar, satın aldıkları gazeteciler, kiralık katiller ve kurdukları sistemle, treni raydan çıkartmak üzereler. O yüzden yarayı kaşımak, hatta kanatmak lazım. Yoksa kardeş kardeşi vuracak, yoksa ülkemiz bir iç savaşın tam ortasında bulacak kendisini.
***
Biliyorsunuz susmak da suçtur. Hâlâ neden susuyorsunuz, cinayetleri gördüğünüz halde. Neden tek kelime etmiyorsunuz, gerçekleri bildiğiniz halde. Yakılan ormanda sizin ve çocuklarınızın yanmayacağını mı sanıyorsunuz?