İsmail Cem...
Zarafet limanından bir gemi kalktı, içinde İsmail Cem... Cennet bakışlı adamı kaybettik. Hiçbir politikacıda olmayan, konuşma dilinin temsilcisini. Onunla birlikte, refakat ettiği değerleri de kaybettik. Yozlaşan bir politika için değeri varsa eğer...
***
İyi insanlar ölmek için kura çekiyor şu günlerde. İyi insanlar eksildikçe, çileyi de geride kalanlar çekiyor. Politikayı teslim alan kaba saba adamların egemenliğinde. İsmail Cem'deki dürüstlük, diğer politikacılarda mumla arasak zerresini bulamayacağımız dürüstlükse, kaybımız çok büyük. Ülkeyi yağmalayıp, toplumu peşinden sürükleyenlere bakıp bakıp...
***
Televizyonun ne kadar değerli bir kutu olduğunu, bizlere öğreten adamdı İsmail Cem. Yoklukların prensi. Şimdi varlıkların içinde, çocuklarımızı ekranlarda karanlıklara boğanlara inat... Değeri kırılınca anlaşılan antik vazolar vardır. Kırıldıktan sonra bir anlamı kaldıysa eğer. İsmail Cem gibilerinin değerini öldükten sonra mı anlayacağız. Yaşarken değerini vermediğimiz için kendimizi suçlamayacak mıyız? Üçüncü sınıf söylemlerin adamlarını alkışlarken...
***
İsmail Cem'i de kaybettik. Bu ülke, böyle insanları kazanmayı nedense pek istemedi... İstemiyor. Öksüzün, yetimin hakkını yiyenleri başının üstünde taşırken...
***
Senden ayrılalı Yedi gün oldu Yüreğimde yedi Bıçak yarası Gecelerin dili Yok ki söylesin Kolay kapanmıyor Gönül yarası Zalimsin ama Bana lazımsın Gözlerim sana Toz kondurmuyor Bu yürek benden Nefret ediyor Senin aşkınla Gurur duyuyor Hakkı YALÇIN
***
Mutluluk takvimi 25 Ocak 2007 * İş bitmeden ödeme yapma... * Limonlu çay iç... * Kokulu mum yak...
***
Şu alem kadınlarından medyamızı kurtarmadıkça, çocuklarımızın yarınları asla aydınlık değildir.