Ben de sizdenim!
Bugün aşkmeşk yazıları yok. Bu köşenin yazarının okuyucusu ile dertleşmesi var. Öncelikle siz kimsiniz? Okuyucu. Ben kimim? Yazar. Bu yazar neyi yazar? Sizin yaşadıklarınızı. Ayrıca kendi çevremde gördüklerimi de yazarım. Yazar denen adamlar uzaydan mı gelmedir? Hayır. Öyleyse uzay lafını nereden çıkardım? Sizin yazdıklarınızdan. Bazı okuyucularım bana uzaylımuamelesi çekiyor. Üstüne basa basa söylüyorum arkadaşlar. "Bendesizdenim!" Beni başka bir gezegende aramayın. Bindiğiniz halkotobüsüne bakarsanız beni görürsünüz. Anlayacağınız içinizden biriyim. Şimdi durduk yerde nerden mi çıktı bu yazı? Biraz sabredin. Bir sebebi var dertlenmemin. Öyleyse neden yazıyorum? Nedeni gayet basit. Çoğu okuyucularım diyor ki: "Bizimkonuştuğumuzşeyleriyazıyorsunuz." Bu sözü söylemekle, bana uzaylı muamelesi çekiyorsunuz. Bazen düşünüyorum siz de haklısınız. Yıllardır size bilmişlik taslanmış. "Zekanızla!" dalga geçilmiş. Yazar denen bazı "bozuntutipler!" okuyucu ile arasına bir perde çekmişler. Yazar, kendisinin gizemli görünmesi için karanlığın içine saklanmış. Sizin tepenize ise ışıldak tutmuş. O nedenle kabakçiçeği gibi açan hep siz olmuşsunuz. Siz de doğal olarak ortada herhangi bir yazar görmediğiniz için, onların birçoğunu adam yerine koymuşsunuz. Ama oysaki birçoğu adam değil. Bu yazarın deyimiyle "Kamyonşoförübileolamazlar." Ama kaderin size attığı bir kazık bu. Sizin başınıza bela olmuşlar. Sünepe gibidir bu yazarların bazıları. Yapıştı mı bir kez kanemiciye dönüşüyorlar. Bazen size de kızmıyor değilim. "Yeter be sünepeyazarkardeş! Yıllardır kanımı emip durdunuz. Bu işin bir sonu var mı?" diye sormadınız. Onlara sormanız gereken şeyi, taklaattırıp bana soruyorsunuz. Ne diyorsunuz? "Bizim konuştuğumuz şeyleri yazıyorsunuz." Ben de sizin konuştuğunuz şeyleri yazınca, siz ne yapıyorsunuz? Şoka giriyorsunuz. Sizden birisi olduğuma inanmıyorsunuz. "Bu adam uzaydan mı geldi? Baksanıza bizimle aynı dili konuşuyor. Bizim düşündüklerimizi yazıyor" diyorsunuz. Ben de şaşırdım. EkmekKur-an çarpsın ki, ben de sizdenim. Sizin hayatınız neyse benimki de odur. Yani yok birbirimizden farkımız. Bir tek farkım var. Ben içimden geldiği gibi yazıyorum. Hayatın içinden, sizin aranızdan bir şeyler karalıyorum. Yazar denen adam aslında okuyucudur. Siz bana ışık yansıtıyorsunuz. Ben size ayna tutuyorum. Diğer yazarlar ne mi yapıyor? Gizemli dünyanın karanlığında ışığahasret bir hayat yaşıyorlar. Oysaki o ışığın adı ne biliyor musunuz? Sizsiniz sevgili okuyucularım siz. Onlar sizin ışığınızdan korkuyorlar. O yüzdendir onlara anlaşılmaz kılan şey, sizin sevginizdenyoksunoluşlarıdır.