Kuzuların sessizliği
Cennetin sularında yıkanmış gibi yüzleri. Gözleri, yaşlarını içine akıtan bir ceylanın gözleri. Yüreği ağzında yaşıyorlar da, hep geviş getirdikleri sanılıyor. Yarılmış nar gibi bakıyorlar, ölüme giderken gözlerini bağlatmayan cesur askerler gibi. Onlara kuzu diyorlar. Dünyanın en kutsal canlıları..
***
Dünyadaki en masum hayvanı bile keserken zarif olamayan insanları izledim bayramda. Onlara karşılık, kan çiçeklerini sulayan o yürekli kuzulara baktım. Çöp yığınlarının arasında bile kurban edilirken, sesi çıkmayan yetkililere bakmadım bile. O belediyeler, namussuz ihalelerde yetimin öksüzün hakkını yedirirken rahatsız olmuyor da, kuzuların boynunu bıçağa uzatan asaletine mi saygı duyacak?
***
O kuzuların sessizliğine duyulması gereken bir saygısı olmalıydı insanların. Sokaktaki kadınlara etek giyiyor diye tecavüz edilen bir ülkede, ne çok şey bekliyorum aslında.
***
Gözlerine bakın onların. Susarak konuşmanın ne kadar anlamlı olduğunu, onlardan başka hiçbir canlıda göremezsiniz.
***
Peki, onların ölüme giderken bile neden sustuğunu hiç düşündünüz mü? Kendilerini hayata ve insanlığa kurban ederken, ne kefeni yırtmanın hesabını yapıyorlar ne yaşarken yaygara kopartıyorlar.
***
Dokunulmaz adamları, adalet önünde hesap vermekten bile korkar hale getiren dünya düzenine karşılık, ölüme giden kuzuların sessizliği her şeyi açığa vuruyor. Bazı insanlarda kuzular kadar yürek yoktur. O kuzular, boynundaki yağlı ipi gururla okşayan namuslu hayat askerleridir.
***
Vicdan azabını bile kurban edemeyen politikacılar, kuzuların sessizliğinden utanmaz ya... Her Kurban Bayramı'ndan bana kalan en anlamlı gerçek budur...