Kurşun gibi sözler
Sefalet bir çakal gibi geceyi koklarken, yoksulların sözcüsü olması gereken Deniz Baykal, hâlâ türban derdindedir. Yeni bir yıl gelirken, eskimeyen acılar insanlarda kök salmışken, Deniz Baykal iktidarı sulamaktadır. O yüzden çoraktır bu ülke... O yüzden hep aynı söylemlerin içinde, iktidarın ekmeğine yağ sürecek sözcükler, Deniz Baykal'ın dilinden dökülür. Ülkenin çivileri sökülürken...
***
Türban üzerinden siyaset yapmak, Deniz Baykal'ın politika sahnesinde dikiş tutturamadığının da resmidir. Yetti artık... Türban siyasetiyle iktidara gelenleri, türban siyasetiyle ülke siyasetinden çekip almak mümkün değilse, üstelik bunu yaparken türban takanları "aşağılamak" pek yakışıklı bir muhalefet tarzı değildir. Yaşına rağmen hâlâ yakışıklı duran Deniz Baykal'ın öğrenemediği gerçek budur.
***
Türban takanların başına el uzatmakla, onların başının içine dil uzatmakla, sadece yangın körüklenir. Önemli olan onları ülkenin saflarına çekmek. Elinin tersiyle itmek değil.
***
Bu ülkenin huzura ihtiyacı var... Parti liderlerinde göremediğimiz zarif bir dile... Bütünlüğe... Birbirlerine gönderme yapan liderlerin toplumu hedef almasından neler kaybettiğimizi görebilecek gözlere.
***
Bu ülkenin en acı gerçeği, yüzlerde biten tebessümdür. Parti liderlerinin konuşma dillerinin arasına gizlenmiş olan kurşunlardır. Vurula vurula bu hale geldik. Ve yeni bir yıla giriyoruz. Yorgun, umutsuz ve nefret dolu yükümüzle... Bu yükü hafifletecek lideri bulmakta zorlanıyoruz. Hem iktidarda hem muhalefette...
***
Seninle başladı Benim hikayem Kalbinde bir ömür Kalmak isterim Umudun adresi Senin gözlerin Sevdamı kalbine Salmak isterim Her an her dakika Seni özleyen Her gün sevdasına Hasret ekleyen Senin gözlerinde Nöbet bekleyen Bir deniz feneri Olmak isterim Hakkı YALÇIN
***
27 Aralık 2006 El havlunla yüz havlunu ayır... Dolmuşta uyuklayan birine omuz ver...