Ali Koç'un çiçeği
Alnındaki kanla maç boyu zarif bir duruş sergileyen bir teknik adama gönderilen çiçek, o teknik adamın anasının ak sütü gibi helal ettiği çiçektir. Bu zarafeti görüp, o çiçeği gönderen de adamdır çünkü. Maçın bitiminde "50kişininyaptığıserserilik,50binkişiyemaledilemez" deyip, ertesi günü oryantal dönüşe çark edenlere de yönetici deniyor bu ülkede. AliKoç'a da... AdnanPolat, bu ülkede dinsizin hakkından imansız gelir mantığıyla üretilen bir yönetici resmidir. Mazisi tarihi başarılarla doludur(!) Kolundaki saatle yangın çıkaran birinin, çocuklara nasıl davrandığını geçen sezon izlemedik mi? Fenerbahçe nefretini daima el altında tutan birini elimizin tersiyle itelim. Avcı sesi çıkaran yöneticiliğe karşı, AliKoç'un gösterdiği zarafete bakalım. Centilmenliğin neredeyse yasaklandığı bir ülkede, çiçeklerin dilini kardeşliğe tercüme eden bir yöneticiye alkış tutalım. Bizim ülkemiz, eşitliğe ve adalete müsait bir ülke değil. Ama böyle bir ortamda, futbol maçlarını nefret muharebesi haline getirmek de, akılcı bir yol değil. Fenerbahçe ile Galatasaray'ın arasındaki nefret mesafesini bir çiçekle yakınlaştırma yoluna sapan AliKoç resmi, diğer yöneticilerin örnek alması gereken bir resimdir. Çünkü o çiçek, her ne kadar Gerets'e gönderilmiş olsa da. Çocuklarımızın masal saatine de gönderilmiştir. Körleşen nefrete inat, kardeşliğe, dostluğa atılmış bir kartpostal niyetinedir. Dostluğa, insanlığa açılan kapılara asılmış bir çiçektir o. Çocukluğumuzun gökyüzünde süzülen uçurtmaları gibi. Renk uyumu, kardeşlik uyumu, hepsi birden mevcut... O yüzden o çiçeği hafife almayalım. Çünkü dağ gibi duran adamların, çiçekleri de dağlar kadar heybetlidir. Çocuklarımızın peşine takılan karanlık gölgelere inat.