Orman merakı
Benim bildiğim ormanda Ceyn ile Tarzan yaşıyorlardı. Bir de Çita'ları vardı. Tarzan, ormanda ağaçtan ağaca sarmaşıklarla atlayarak ilerliyordu. Hoştu hikâyeleri... Gerçek hayatta ise Türkiye'nin en ünlü orman adamı, Manisa Tarzanı lakaplı dünya güzeli bir adamdı. Manisa'nın güzelleşmesinde çok emeği geçti, ülkenin ilk çevrecilerinden, ilk ekolojistlerindendi.
***
Türkiye çağ atlayım derken, tam atladı. Şimdi millet, bir ormanlık arazide villa lafı duyduğu zaman nohutlu pilava üşüşür gibi hücum etmekte. Bu ne görgü ve mantık kıtlığıdır diyerek, ormanda villası olanları kışkırtmak veya küçük düşürmeyi aklımdan geçirmem. Fakat bu temayülün mantığını anlamakta güçlük çektiğimi de söylemeye özgürüm.
***
Hem villa içindesin, hem de ormanda! Bu ne lahana turşusu bu ne perhiz yahu? Yani hem doğanın en vahşi ve en saf parçasını istiyorsun hem de medeniyetin bütün imkanlarının elinin altında olmasını talep ediyorsun. Var mı böyle bir kimya veya felsefe... Çok aşıksan ormana, git içinde en doğal haliyle yaşa da görelim. Fransız şarabı içeceksin, ciple Reina'nın kapısına dayanıp şampanya patlatacak, alemde görünmeden yapamayacaksın, akşam da özel ormanına çekileceksin. Yarasın! Fakat benim beynimi kasar.
***
Milletin, ülkenin ve dahi yerkürenin ormanını babanın malı gibi kullanamazsın! O yüzden dünyada, ülke hazinesi sayılan ormanlara yapı izni verilmiyor. Hem talan edilmesin diye hem zıpçıktılık yaygınlaşmasın diye... Para benim sana ne hemşehrim, denilebilir. Ormanlar da benim ama!