Medyada şiddet Neco olayı, sadece kadın-erkek ilişkisi değil farklı bir boyutuyla da medyaya yansıdı. İş, kaba kuvvete ve sövgüye kadar uzadı. Ahmet Hakan'ın "Haşmet Babaoğlu'nun kayınpederi evden kaçmış" demesi, Neco'nun kızı Ayşe Özyılmazel ile flört eden Babaoğlu'nu kızdırdı. Babaoğlu, meğer, Akşam yazarı Mansur Forutan'a karşı da öfkeliymiş. Çünkü Forutan, Danimarka'daki bir festivale, Haşmet Babaoğlu'nun iltimasıyla Ayşe Özyılmazel'in katılmasını eleştirmiş ve "Bunu öğrendiğim gün Haşmet Abim, Haşmet Babaoğlu oldu" diye yazmış. Haşmet Babaoğlu da, Nişantaşı'ndaki Salamanje'de, Mansur Forutan ve Ahmet Hakan ile yüzleşmiş, onlara küfür etmiş. Haberi okuyunca, büyük bir şaşkınlık geçirdim ve mesleğim adına utandım. Ama Haşmet Babaoğlu'nda dur durak yok. Mahcup olacağına, bir de Sabah gazetesine beyanat vermiş: "Ben zaten bir fırsatını bekliyordum. Derdim, Mansur'u dövmekti. Aradan Ahmet Hakan'ı da çıkaracaktım. Salamanje'de maalesef bunu yapamadım. Ramazan'ın yerinde olsaydı, yani House Cafe'de, iki tokat çakacaktım... 15 dakika sürdü bu olay. Ahmet Hakan'a 'Sen kalk bakayım boyunu göreyim istedim' dedim. 'Sen kimsin' gibi lâflar etti. Ben öyle bir lâf duyunca deliririm... Eylemlerim sürecek. Bir tarafları kırılacak, kesin yani, elimden kurtuluşları yok... İğrenç, adi, zibidi herifler bunlar. Benden habersiz birisi dövecek, üzerimde kalacak. En korktuğum o. Ben onlardan önce davranmalıyım. İki tokat atmadan olmaz..." Haşmet Babaoğlu, böylesine ortalara çıkıp, kabadayılık taslamasaydı, Ayşe Özyılmazel'le olan beraberliğinin mahremiyetini çok daha iyi korumuş olurdu. Eğer amaç, ilişkinin mahrem kalmasıysa, tam aksi bir netice doğdu, bu sayede sağır sultan duydu. Hepimiz, herkes hakkında çeşitli yorumlar yapıyoruz. Can acıtıcı, incitici yorumlar. Çoğu özel hayata da müdahale eden, ilişkileri teşhir eden haberler çıkıyor gazetelerde. Rencide edilen, gitsin, yazıya yazana iki tokat patlatsın; kafa atsın! Yakışık alır mı hiç! Ayrıca Ahmet Hakan'a saldırılarda farklı bir koku seziyorum. İmam Hatip'te okumuş bir gencin önemli noktalara gelmesi, kıvrak kalemiyle ilgi çekmesi. Bir nevi, "Nişantaşı bizim mahallemiz, senin burada ne işin var" yaklaşımı. Kıskançlık ve haset... Hayatımda hiç idare-i maslahatçı olmadım. Bu yüzden, Babaoğlu'nun şiddet içeren tavrını kınıyorum.
Sosyetik mahalle kabadayılığı Babaoğlu'nun üslûbunda, sadece mahrem bir ilişkinin ortaya çıkmasından duyduğu öfke değil, İmam Hatipli birinin önemli bir gazetede yazı yazmasına karşı duyulan çekememezliğin de izlerine rastlanıyor. Bir çok medya mensubunda da, aynı ruh halini görebiliyorum: "Bizim mahallemizde ne işin var Ahmet!"