Denizli'de şeker lokum kaymak gibi bir ilk yarı izledik. Centilmen seyirci sakin, zemin futbola uygun rakip ise 10 maçtır galibiyete hasret idi. Bu görüntüyü destekleyecek gol de çok geçikmedi... Nonda'nın ince pasında Baros ligdeki 15. golünü filelere bıraktığında daha henüz maçın başıydı. Bu gol aslında Galatasaray'ı ben bu maçı çok rahat kazanırım havasına soktu. Nitekim maçı koparacak fırsatlar yakaladılar ancak halı saha organizasyonlarına benzeyen pozisyonlar adeta heba olup gitti. Denizli ise 20. dakikada Roberto ile mutlak bır gol kaçırdı. Devre biterken de Meira'nın kısa düşen geri pası heyecan yarattı. 45 dakika sona erdiğinde basın tribününde herkes 'Bakalım G.Saray bu fırsatları arayacak mı?' sorusunu soruyordu. Uyarılar ikinci yarıda da sürdü. Sinan mutlak bir gol şansını değerlendiremedi. Oysa ki Skibbe'nin onbiri Lincoln dışında ideal görüntüsündeydi. Servet-Meira birbirine kavuşmuştu. Nonda da bulduğu forma şansını maç eksiğine karşın iyi değerlendirdi. Ama orta saha tempoyu yükseltecek verimden uzak kalıyordu. Rakip atakların dönüşünde çabuk çıkamadılar. Bazıları bu şekilde sürerken, gözlerin pasını Nonda sildi. Sabri'nin uzattığı topa öyle bir vurdu ki, G.Saray'ın ikinci golü filelere gittiğinde, Denizli'de taraflı tarafsız herkes ayağa kalktı. Bu gol, SarıKırmızılıları rahatlatırken Denizli'nin de gardını düşürdü. Taki 81. dakikaya kadar... Bu dakikada Kaptan Ayhan Akman'ın gördüğü kırmızı kart gerçekten çok ilginçti. Karttan 5 dakika önce rakibini tekmeleyen Ayhan, ikinci sarı karttan yan hakem sayesinde kurtulmuştu. Bunu gören teknik heyet Ayhan ile Mehmet Güven'i değiştirmeye çalışırken, kaptan az önce kaçırdığı sarı kartı bu kez yakalayarak takımını eksik bıraktı. Sonuç olarak Galatasaray, Denizlispor'dan kârlı döndü.