Sivas'ta ilk yarı bittiğinde Arda'nın oynadığı hatta stat görevlileri su temizliğine başladılar. İnsanın aklına "Maç öncesi neredeydiler?" sorusu geldi doğrusu. Herhalde Bülent Uygun'un taktiği değildi bu. Mehmet Yıldız'a atılan uzun toplarla sonuca gitmeye çalışması ve geriye yaslanması asıl taktiğiydi. Bu düzendeki Sivasspor, ilk şutunu 36. dakikada Musa'yla attı. Oyun daha çok Galatasaray'ın kontrolünde sürüyordu. Bu zeminde kontrollü futbol güne damgasını vurur muydu? ''Belki" derken ortaya yan hakem Erdinç Sezertan çıkıp reytingleri alt üst etti... Maç sonu Ümit'le birlikte arkadaşları isyan ediyorlardı. "Bir takımın kaderiyle böylesine oynanır mı?" diye... Bunun yanıtını kim verecekti... Yunus Yıldırım maçtan bir, pozisyondan iki saat sonra ''Ümit, küfür etti" dedi; ama görüntüler onları yalanlıyordu. Sivas'ın ilk golü öncesinde de görüntüler bu kez Sezertan'ı yakalıyordu. Balili'yi herkes görüyor, Sabri elini kaldırıyor, Hakan Balta uyarıyor ama üstü kirlenen hakem "Devam" diyordu. Hele bir pozisyonda elle oynamaya ''Devam" dediğinde Yunus Yıldırım neredeyse "Artık yeter!" diye müdahale ediyordu. Sonuçta bir yan hakemin maçın kaderiyle oynamayı nasıl başardığını dün Sivas'ta izledik. "Yan hakemler, ikinci yarının yıldızı olacak!" dedikodularının gerçeğe dönüştüğünü gördük. Maça gelirsek... Siz; zemini, havası, ayakta durması zor bir ortamda bir takımı eksik bırakırsanız sonucu da belirlemiş olursunuz. Galatasaraylı futbolcuların da o açığı kapatacak moral ve iki kişilik mücadele gücü kalmayınca Sivasspor, istediğini aldı. Yazımı bitirirken ben de; -ironi bu ya- bu iki pozisyonla ilgili olarak "RTÜK'e başvurulursa sonuç ve yaptırım ne olur acaba" diye şöyle bir aklımdan geçirdim! Bakalım yanıtları Zahit Akman mı, Oğuz Sarvan mı verecek...