Çocuklar saçlarını taramadan sokağa çıkardı. Her sokaktan bir satıcı çıkardı çocukların önüne.
Satıcılar çocuklardan garip.
Çocuklar satıcılardan masum...
***
Delikanlılar afilli, saksılar karanfilli.
Aşıklar o ağacın altında buluşurdu.
Bir anlamı olurdu, İstanbul'a yazılan şarkıların. En güzel hikayeler çiçekçi kadınlarda olurdu.
Çiçekler kadınlardan güzel.
Kadınlar çiçeklerden renkli.
***
Her sabah birbirine güler yüzle görünürdü insanlar. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünmezdi.
Sofralarda herkese yer çoktu da, şüpheye ve fitneye yer yoktu.
Güneşin ortasında yanıp kavrulurdu inşaat işçileri, çocuklar buz gibi suyu söylenmeden getirirdi.
Türk-Kürt ayrımı başlamamıştı.
İnsanlar doğuştan kiracıydı da, sahibi bilirlerdi bu şehri. Ne kaçak elektrik kullanırlardı, ne yağmacı belediye başkanlarına göz yumarlardı.
***
Otobüsleri kırmızıydı şehrin, insanların yürekleri temiz.
Yağmur deli gibi yağardı, çocuklar yağmura içerden bakardı.
Şerefli insanların kitabında yazmazdı, kendinden olan hırsızı kollamak! Kardeşi olsa yakardı.
Çocuklar için yürürlüğe giren yasaları vardı mahallelerin.
Bir torba kömüre oy satmak; insanlığın yasasında yoktu.
***
Yeni aşkları bitti İstanbul'un, eski zarafeti unutuldu sokakların.
Kaybettiğimiz sadece mevsimler değil..
Sevgi, saygı, güven...
Utanmak duygusu, vicdan ve adalet...
***
Seçim kazanmak uğruna kaybedilen bir şehirdir İstanbul!
Şimdi herkesin kendi gettosunu kurduğu.
Çakalların ve haramilerin bayram ettiği...
Kalbi kasıklarında atan bir şehirdir İstanbul!
***
Bir zamanlar yüreğimizi titretirdi oysa!