Bugünlerde Ahmet Kaya adı yine sık telaffuz ediliyor. Bundan gocunanlar hala var mı bilmem. Bildiğim "Geç bile kalındı " diyenlerin sıklığı. "Kürtçe klip yapacağım" dediği için nerdeyse recme uğramış bir sanatçının yaşam yoldaşıyla yaptığım bu konuşma o günlerin
"sekter" atmosferinde heder olmuştu. Oysa Gülten Kaya tepeden tırnağa bir insanı, eşi Ahmet Kaya'yı bakın nasıl anlatıyordu:
* Ahmet'i ya çok seviyorlar ya da nefret ediyorlar. Neden?
- Seven açısından çok şey söyleyebilirim. Bir insanın Ahmet Kaya'yı sevmesi için çok fazla kişi olduğuna da inanmıyorum. Sadece sevgiyle yüzleşmeyen insanlardır onlar bence.
* Nasıl tanıştınız Ahmet'le?
- Müziğin mutfağında tanıştık. Boşanmıştı, çok olmuştu. Çiğdem 3. 5 yaşındaydı. Onlar bebekken çünkü o süreç bitmişti. Müzik kayıt stüdyosunda tanıştık. 2. albümünü çalışıyorlardı. Ben o stüdyoda işe başlamıştım. Stüdyonun bütün koordinasyonunu sağlayan, her şekilde stüdyoyu çekip çeviren bir konumdaydım.
* Nasıl oldu tanışmanız? Anlat bana biraz? Kaç yaşındaydınız o zaman.
- 25 yaşındaydım. 1985 yılı Ahmet 28'di. Selda Bağcan tanıştırdı bizi. 12 Eylül'den 5 yıl sonra. Çok fazla aydınlık değildi ülkenin önü. Biz bunları konuşuyorduk. Ama konuştukça ve tartıştıkça anladık ki aynı yerden bakıyoruz hayata. Sonra bilinen şeyler oldu. Bir akşam yemeğe davet etti beni.
* Nereye götürdü seni?
- Taksim Sanat Evi'ne gidelim dedi. İlk baş başa yemeğimizi orda yemiştik, Taksim Sanat Evi'nde.
* Evlenme teklifi nasıl geldi?
- Küçük ve belki de hayatımın en güzel darbelerinden biriydi. Bir alyansla geldi çünkü. Hala da taşırım o alyansı. Ve ben onu hiç reddetmedim tabi ki o alyans darbesini, güzel darbeyi reddetmedim.
* Ailene söylediğin zaman ne dediler?
- Abimle çok önceden tanıştırdım onları. Ve onlar birbirlerini çok sevdiler. Annem bu çocuk çok esprili, çok gülüyor, çok şişman gibi şeyler söylemişti.
* Sonra sen söyledin mi Ahmet'e şişmansın diye vermeyecekler diye?
- Annem kendi söyledi. Açık sözlü bir kadındır. Ahmet de; "Ya zayıflarım ha!" dedi.
* Melis nasıl karşıladı babasını kaybetmeyi?
- Bu çok anlatılır bir şey değil. Çünkü inanılmaz bir babakız sevgisi vardı onların hatta bir aşktı onların ki. Melis açısından çok üzülüyorum. Çok büyük talihsizlik son anda bütün bunlara tanıklık etmesi, babasının onun kucağında ölmesi, onu kaybettiğini anlamasına rağmen kalbini defalarca öpmesi, bir umut belki geri getirebilirim bir duyguyla bunu yapması filan bütün bunlar hakikaten kimsenin yaşamasını istemeyeceğim çok zor şeyler.
* Son cümlesi ne?
- Melis'le ilgiliydi. Melis walkman dinleyerek uyuyor. Ve o yüksek sesle walkman dinlediği için çok rahatsız oluyor. Ahmet "Bu çocuk piyano dersi alıyor kulakları zarar görmesin" diye gece gidip kulağından walkmani çıkartırdı. Son cümlesi "Melis'in walkmanını çıkardın mı?" oldu. "Hayır, bugün de böyle uyusun" dedim. "Olmaz" dedi. Gitti Melis'in kulağından kulaklığı çıkardı. Yatağa geldi ve şimdi burada olsaydı ona tatlıcanım, patlıcanım filan derdi. "Tatlıcanım'a sarılsaydım ve öyle uyusaydım" dedi. Ve öyle uyudu. Melis'le ilgiliydi son cümlesi.
* Ahmet Kaya bölücü müydü?
- Hayır. Asla... Tam tersine. O kendini bölücü değil birleştirici olarak ifade ediyordu ve buna inanıyorum.
* PKK'lı mıydı peki?
- Hayır. Hayatının hiçbir döneminde örgütlü olmadı. Ve örgütlü olmayı son derece reddeden bir insandı.
* Cezaevine girecek diye korktun mu? Ailesinde de çok kalp hastası, Ahmet'in de klostrofobisi vardı. Bildiğim kadarıyla kalp meselesinden dolayı devamlı elektro çektiren bir adamdı?
- Çok yordular onun yüreğini, ne yazık ki ülkesi yordu. Ben biraz ona bağlıyorum açıkçası. Bütün bir ülke tankıyla, topuyla, medyasıyla filan üzerine gitti onun ve yok sayıldı. Yani şunca yıl bu ülkede şarkılar yapmış, milyonlarca insana seslenmiş, onların duygularını ayaklandırmış bir insan bir anda yok sayıldı. Bu Ahmet'e çok ağır geldi yani bu hakikaten ağır bir şey. Yalnızlaştırıldı, yalnız bırakıldı ben bütün bunların onu çok yorduğuna inanıyorum. Tipik bir kalp krizi değil bu Savaş.