Rastlantılar aksiliklere kapı açar kimi zaman. O kapı; yalanların itiş kakış önüne yığıldığı, düşmüş maskelerin öbeklendiği, dökülen teller, sırmalar, yaldızların tümseklendiği, yalanların, riyaların biriktiği bir dehlize dönüşüvermiştir çünkü.
Oysa aynı kapı bir başkası için aymanın, ayılmanın, tanımanın, gerçeğin, kurtuluşun tünel ucu olmuştur.
Sözünde, özünde, kışında, güzünde sahtelik olan kim varsa düşsel bir mihenk taşına dönüşen o kapının şavkında apaçık çıkıverir ortaya.
Kıymıklanmış bir zeka zehrinin, sızacak yer bulamayınca kendi içine akması önünde sonunda kıvrandırarak yok eder o zehirgeni.
SAVRULAN KÜLLER
Yalnızlığını her an biraz daha özünde hissederek kaypak kalabalıklara sığınmak ister. İster de ne olur ki? Nafile çaba, sonuçsuz uğraş, beyhude umut.
Kuruyunca yeşeren dal var mıdır? Ölmüşse hortlayacak sevda olur mu hiç? Teninden yangınlar damıtan yavuklular artık o külleri bir nefeste toza dumana katmaz da n'ider?
Yeni yıllar her gelişte beyaz, saf, duru gelir sanırız ya yalan.
Tükenmişliğin cücüğünden kopup gelen yar da olsa yıl da olsa aynı " kapı "ya çıkarlar.
O kapı da başta dediğimizce; yalanların itiş kakış önüne yığıldığı, düşmüş maskelerin öbeklendiği, dökülen teller, sırmalar, yaldızların tümseklendiği, yalanların, riyaların biriktiği...