Sokakları bir bir gezdim ne güzel. Gençlerle, esnafla, mekan sahipleri, öğrenciler, memurlar, ev hanımlarıyla konuştum, dertleştim. Ortak memleket dertlerine ilaveten yöresel sorunları da var elbet. Yine de tevekkül, ağırbaşlılık, bilinç ve hoş sohbet hakim konuşmalarına. En sıkıntılı konuyu anlatırken bile şakaya vuruyor yaratıcı zekalarından süzülen ince esprilerle süslüyorlar sohbetimizi.
ÜNLÜLERİN ORDU'SU Bir ara Ordu'nun önemli isimlerini soruyorum yine gençler bir nefeste sayıyorlar o meşhurları. Oktay Ekşi, Kamil Sönmez, Ümit Tokcan, Erdoğan Arıca, Kadir İnanır, Halil İbrahim Fırtına, Levent İnanır, Soner Arıca, Sadık Karamustafa. Sonra o kadar ısrarcı oluyorlar ki Boztepe'ye çıkıyoruz gurup halinde. Tam da türküde söylendiği gibi; "Boztepe'ye çıkmalı/ Şu Ordu'ya bakmalı" dendiği gibi bir durum yani. Manzarayı görünce neden o kadar ısrarcı oldular anlıyorum. Denizden 450 metre yükseklikte bir tepe bu. Ordu'nun tüm güzelliklerini, ancak buradan görme olanağı var. Bakınca göklerle kucaklaştığı sanılan ve mavi bir atlas gibi serilen deniz duruyor ileride. İnsanın şair olası geliyor valla uyyy!..