Diyarbakır'da sabahtan akşama kadar gezseniz sıkılmazsınız. Çünkü her keseye her fıtrata uygun dolu dolu yer var kentte. "Çin Seddi'nden sonra eeeen uzunu bizim surlardır" diye böbürlendi o çocuk. Diyarbakır'ı çepeçevre kuşattığı yılları ben de bilirim oysa. Yaşım 12 filandı sur dışında eve, iş yerine tek tük rastlanırdı. Şimdi öyle büyüdü ki, sur içleri kadim bir fotoğraf gibi kaldı. Gençler ülkenin de Diyarbakır'ın da geleceği. Ayaküstü fotoğraflar çektirip sohbet ediyoruz...
- Sigara mı gördüm yoksa bir kaçınızın elinde? - Abi hocadan dayak yedik moralimiz bozuk...
- Ayıp etmiş. Siz de kim bilir ne herze yediniz keratalar... - Neyse abi. Niye buradasın bir olay mı yine?
- Yok valla. Bu defa turist gibi geziyorum. Dizi yazı hazırlıyorum... - Bizi yaz abi. Tiyatro az, sinema az, konserler gelmiyor, eğlenecek yer az, olan da pahalı, spor yapacak alan yok.
- Öbür işlere karışıyor musunuz? - Hangi işlere...
- Lastik yakma, molotof atma, kavga dövüş, taş harbi, slogan filan... - Yok abi. Ama bazı arkadaşlarımız var öyle. Enerji çok harcayacak yer yok...
- Söyleyin bakayım sizin evinizde politika konuşuluyor mu? Belediye seçimlerinde kime verilecek oy? Çeşitli isimler zikrediyorlar ama DTP ağırlıklı bir eğilim seziyorum. Açık sözlü olan bir tanesi diyor ki... - Abi işim doğrusu bizimkiler olsun çevremiz olsun belediyeden memnun değil. Ama öyle bir durum var ki yine de DTP'ye vermezlerse kalleşlik etmiş gibi olacaklar...
- Ne alaka evladım demokrasi var... - Var da buralarda da değişik gelenekler var.