Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
***
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
***
Büyüdüm işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm..
***
İŞ sanatta... Müşfik Kenter'den Orhan Veli Kanık ustanın yukarda ki dizelerini dinleyip "
insan insanın kurdudur" lafının doğruluğu üzerine kafa yorduğum uykusuz geçen gecenin sabahında ÜLKER'in Kurumsal İletişim Departmanı Spor Sponsorlukları bölümünden Hakan Artış ile yollarını ayırdığı haberini okudum. Ağzımdan dökülüverenlerin en burada yazılabileceği Başbakanvari "
Sevsinler sizin Kurumsal İletişim Departmanınızı" oldu. Adam harcamanın adını -yeniden yapılanma- koymuşlar.. Ne yeniden yapılanmasından bahsediyorsunuz. Orada bir tek yapı vardı o da medyada ki hemen herkesin çok sevdiği, hepimizin bizim Hakan'ının inşa ettiği "sempati mabedi". Milli basketbolcu, ÜLKER'in basketbolda varoluşundan bu yana menajeriydi Hakan Artış. Ölçek farkı tanımaksızın her yapılan olumlu işin arkasında adı ve imzası vardı. Alçak gönüllü ve hümanist yapısı dostluk çemberi oluşturmasında kendine ve kurumuna büyük katkı sağlamıştı. Sporda ÜLKER'in kendini imha ederek dört parçaya bölündüğünde, kurumsal kimliği yukarda tutmak adına göğsünü siper etmiş, bizlerde ki sınırsız empati/ duygudaşlık kredisinden yeme bahasına bu yanlışın arkasında olmuştu.
OK... Şimdi kalkan kalktı. Hakan'sız, basketbola Fransızlar topluluğu haline dönüşmüş ÜLKER Kurumsal İletişim Departmanını, görelim bakalım, ÜLKER'in "
Her şey Fenerbahçe için" diye başlayıp "
Fenerbahçe'den sonrası kıyamet"e varan aşırı tarafgir, sponsorluk yanlışlarını nasıl savunacak. Sporda ÜLKER'i sevimli yapan köprüyü yıktılar, gemileri yaktılar, sonuçlarına katlanacaklar.
Kendi adıma Vefa benim için İstanbul da bir semt olmaktan öteye bir kavramdır.
Vefasızları da hiç sevmem.