Geçen hafta, ticari zekasıyla tanınan iş adamlarının memleketi Kayseri'deydim. Mustafa Boydak'ın Başkan olduğu Kayseri Sanayi Odası'nın (KAYSO) düzenlediği 'Sanayi Gecesi'ni sunmak için oradaydım. Türk filmlerindeki kötü karakterli 'sanayici' rollerinin aksine, insanların birbirleriyle son derece güzel ilişkilerinin olduğu bir ortamdaydım. Geçen yıl da aynı tören için bu misafirperver şehre gitmiştim; beni tekrar orada gören herkes, "Ece Hanım yakında Kayseri'li olacaksınız" esprisini yaptı; konuşmasını yaptıktan sonra sahneden inen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu dahil.
Bu tarz yüzlerce işadamının ve ağır protokolün bulunduğu etkinliklerde sıkıcı ve uzun konuşmalar yerine, içine bir nebze espri ve heyecan katılmış metinler daha ilgiyle dinlenir. Bu kez de durum böyle olumluydu. Konuşmalar hep alkış aldı.
***
İlk ve ikinci 500 sanayi kuruluşu arasında yer alan Kayseri'li firmalarının başarı plaketlerini aldığı gece, sahneden gördüğüm kadarıyla iyi geçti. Misafirler ayrıldıktan sonra KAYSO Yönetim Kurulu ve ekiple birlikte masalarda oturup çay içtik; yorgunluğumuzu üzerimizden atmaya çalıştık.
Bizimle birlikte oturan Mustafa Boydak da her zamanki gibi mütevazı, anlayışlı ve ılımlıydı. Anadolu'nun bağrında yaşayan insanların bu özelliği hiç değişmiyor. Ne kadar zengin olurlarsa olsun, ne kadar güçleri artarsa artsın, insani yönlerini asla terketmiyorlar. Mustafa Bey, törenin neredeyse tüm detaylarıyla ilgilendi. Hatta, sabahtan Kayseri'ye gelen basın mensubu arkadaşlara tüm gün yapılacak programın detaylarını adım adım bizzat kendisi aktardı. Onun yanında kasılmadan, rahat olabiliyorsunuz.
Ertesi gün de kendi bağ evine, eşi ve çocuklarıyla sabah kahvaltısına davet etti. Benim uçağım erken saatte olduğu için ne yazık ki, sadece uğrayıp en fazla yarım saat oturabildim.
Bu geçen kısa süre bile, Mustafa Bey'in eşinin ne kadar sıcak bir hanım olduğunu anlamama yetti. Şefkatli, olgun, güçlü duruşlu, şık bir hanımefendi. Kızları son derece terbiyeli, eve gelen misafirlerle ilgilenmede annesine yardım eden genç biri. Küçük oğlu; ona 'Junior Mustafa' deniyor; bir o kadar akıllı ve güler yüzlü.
***
Geçen hafta Yeni Aktüel dergisi için yaptığım özel bir röportajda iç mimar Şafak Çak'ın İslami kesimin evlerini nasıl tasarladığını aktarmıştım. Hafta boyunca hemen hemen tüm TV kanallarında çıkan bu haberin üstüne kendimi Kayseri'de muhafazakar bir ailenin evinde misafirlikte bulunca, ister istemez salonu incelemeye başladım.
Beyaz rengin hakim olduğu salonda kenarları deri kaplı koltuk takımı, püsküllü ve taşlı kırlentler, Swarovski taşlı duvar aplikleri gözüme çarpan detaylar oldu. Mustafa Bey'in eşine hemen sordum; "Koltuk takımı İstikbal'den mi?" diye. Evet öyleymiş. İstikbal Mobilya'da bu kadar ihtişamlı koltuklar olduğunu bilmiyordum.
Çay ve pasta ikramının ardından keyifli sohbetimizi bölmek zorunda kalarak aralarından ayrıldım ve İstanbul'a dönmek üzere havalimanının yolunu tuttum.