
Geçen hafta yaklaşık 30 kadın olarak
Sapanca'da SPA'sıyla isim yapmış bir otelde kaldık.
Unilever'in davetlisi olarak bir dizi toplantıya katıldık.
Türk kadınlarının
kişisel bakım alışkanlıklarıyla ilgili sunumların ardından ayrı bir bölüme geçtik. Şimdi anlatacaklarım bundan sonrasıyla ilgili... Oldukça ilginç. Hatta birazdan olanların altında bence
sosyolojik nedenler bile yatıyor.
Efendim, büyükçe bir oda. Duvarlarda
pembe renklerde büyük panolar asılı. Üzerlerinde
Elidor yazıyor. Bir nevi geçici
kuaför salonu yaratılmış; modern, şık bir mekan.
30 kadın içerideki rahat koltuklara oturuyoruz. Tüm gözler ünlü
kuaför Hakan Köse'nin üzerinde. O da
Unilever tarafından bizler için oraya davet edilmiş. Saçlarımıza nasıl bakmalıyız; nasıl kesimler yaptırmalıyız... gibi bilgiler verecek. Ne de olsa
saç tasarımında usta bir isim. Ekibiyle birlikte fön makinalarıyla dokunuşlar yapacak, isteyenlere makyaj yapılacak ve sonra
Yağmur Kızılok bizleri fotoğraflayacak. Normalde senaryo bu.
Birazdan gerçekleşenler günün sonunda hepimizin tam anlamıyla
şaşkınlıktan dilini yutmasına sebep oldu.
Hakan Köse tüm karizmasıyla salonun ortasında ayakta duruyordu. Hanımlardan biri gönüllü oldu ve yanındaki uzun sandalyeye oturdu.
Hakan Köse, hanımefendinin (ismi bizde saklı) saçlarını yüz şekline ve giyim tarzına göre nasıl şekillendirmesi gerektiğini anlattı. Bizim esmer arkadaşa birden cesaret geldi; "Hadi kesin" dedi.
Hakan Köse saçı öne eğerek bir iki
makas vurdu. Sonuç: değişmiş kakuller ve farklı bir tarz.
Hemen ardından bir başkası gönüllü oldu. Ona da az
dokunuşla değişiklik yapıldı. Üçüncü olarak, saçları zaten
kısa gibi olan bendeniz atıldı. Saçlarım yıkandı; kurutuldu. Tam föne geçilecekken Hakan Bey yanımda beliriverdi. Ben de hemen, hazır onu buralarda bulmuşken, "Hakan Bey ensemdeki saçlar sanki biraz uzun kalıyor, ne dersiniz?" diyerek, güya çaktırmadan saçlarıma dokunsun diye yol yaptım.
Hakan Köse saçlarımı inceledi; ellerini saçlarımda gezdirdi. "Kendinizi bana bırakıyor musunuz? Biraz keseceğim" dedi. O kadar kadının gülüşmesi arasında bana da bir
cesaret geldi ve heyecanla "buyrun" dedim. Sonuç, hepimizin çok beğendiği yeni bir saç stili. Çok modern, havalı.
Benden sonra neredeyse tüm diğer hanımlar
sıraya dizildi ve günün sonunda tam
25 kadının saçı kesildi! Kelimenin tam anlamıyla,
iyi bir kuaför görünce, delirdik!
Kadınları anlayamayan erkeklere bazen hak veriyorum. Söyler misiniz? Evinden Sapanca'da toplantıya çıkan 25 kadın dönüşte saçları kesilmiş halde! Hiç akıllarında yokken.
Bir kadının kendini bir kuaföre teslim etmesi çok zordur. Saçının kaç parmak kesileceğine dair büyük pazarlıklar döner. Ama o gün orada sihirli bir hava vardı ve hepimiz pazarlıksız, hiç hesapsız kendimizi ona teslim ettik. Sonradan öğrendim ki,
Hakan Köse meditasyon ve
yogayla çok ilgilenen biri. Onun etkisiyle toplantı, rakamlar, araştırmalar, herşey öyle güzel geldi ki... Herkesin yüzü gülüyordu; herkes çok mutluydu. Ufacık bir dokunuşla mutlu olmak... Bu kadar kolaymış...