- Aloov... Kemal Bey!
- Buyrun benim...
- Bavullar hazır. Tıka basa dolu, bi he deyin hemen getirelim...
- Aloov... Kemal Abi, sesim geliyor mu? Biz bi bavulu dolduramadık abi! Poşetlesek olmaz mı? Kargo ile de göndersek...
- Yanlış anladın gurbetcim! Ne poşeti, kargosu? Elden getir elden... Hatta getirme!
- Kemal Abi! Benim ben...
Aloov...
- Kimsin sen yiğenim?
- Yok yok yiğenin değil, Alamancı Hurşit ben, Yersenkirşen'den... İki bavul yaptık abi. Biri avro dolu, diğeri altın... Altınlar kırmızı bavulda...
- Yapma Hurşit, koskoca Yersenkirşen'den topu topu iki bavul mu yani kardeşim!
- Yersen, Kemal Abi!..
- Aloov...
Kemal Abi..
Kemal Abi!
- Söyle canım...
- Geç kaldın be abi!..
- Ne geç kalması koçum! Telefon ilk çaldığında açtım...
- Geç kaldın derken, yanlış anladın abi! Keşke daha önce isteseydin avroları diyorum. Bavul bavul avro'yu Deniz Feneri'ne kaptırdık...
- Aloov... Kemal Abi, Recep ben...
- Nassın Recep'im!
Alamanya'nın neresindensin? Kaç avro'n var yastık altında canım?
- Abi... Kemal Abi... Recep ben, Tayyip... Nasıl gidiyor bizim bavulla döviz işi?
Sonu fos çıkmaz di mi?
- Bavul olayı kıyak iş, ama fos çıkarsa da çıksın Tayyip'im! Önümüz kış, elimizde doğalgaz var, olmadı elektrik var. yaptık mı okkalı bi zam, dövize falan gerek kalmaz...