Babası da parlamenter olan Emrehan Halıcı, siyaseti tamamen "askerlik gibi, geçici bir görev" olarak görüyor. Fenerbahçe ise asla vazgeçilmezi.
"Siyaset ana konu olmamalı" diyor Emrehan Halıcı ve ekliyor: "Siyaset geçici bir dönem askerlik gibi." Halıcı, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Öyle bir dönem ki, siyaset yapan insanlar açısından, sadece 'hizmet, görev' dediğiniz zaman inandırıcı olmuyor. Oradan elde ettiğiniz maaşlar, insanlarımızla kıyasladığımızla, maddi olarak da çok iyi olduğunu gösteriyor. Maalesef son dönemlerde siyasette olanlar halkımızda güven, saygı uyandırmıyor. "Öğrenmenin yaşı yok" ifadesini benimsemiş, hayat felsefesi de "yaşam boyu öğren".
BİR DİĞER TUTKU; FUTBOL Emrehan Halıcı'nın hayatında bir de futbol var. Hem de "fanatizm" seviyesinde. Çocukken oynamayı denemiş, ama yaşadığı bir "acı" tecrübe, onu sahalardan uzak tutmuş. Futbol zevki, çocukluk yıllarındaki oynama isteğinden gelmiyor. Sonradan farkına vardığı büyük bir keyif Emrehan Halıcı için futbol. Aslında futbolun verdiği keyif ve faydalarına ilişkin derin analizleri var Halıcı'nın, ama "Başkası oynuyor, siz konuşma şansı buluyorsunuz. Ekonomik mutluluk kaynağı" diye özetleyebiliriz futbola bakışını.
FENERBAHÇELİ Kendisi "koyu" belki de, "en koyu" Fenerbahçeliler'den. "Sonuna kadar da öyle kalacak" türden. "Ben Fenerbahçeliyim, koyu Fenerbahçeliyim. Fenerbahçe bütün takımları yenecek olsa tadı olur mu? Yenmeli de yenilebilmeli de. Yenildiği zaman üzülmeliyiz. Bu bir renktir. FB, Türkiye'nin açık ara farkla en renkli takımı. Yendiği zaman da, yenildiği zaman da olay olur. Zaman zaman futbolcuların, yöneticilerin olumlu ya da olumsuz tezahüratla karşılanmalarını doğal karşılıyorum. Takımda değişmeyen konu taraftardır. FB'liyim, FB'li kalacağım demeyi kabul ediyorum. Yani o takım başarılı da olsa, başarısız da olsa değiştirmemek lazım." Halıcı'nın anlayışına göre "takımdan dönmek döneklik". Ama siyasette durum bu kadar keskin değil.
'TAKIMDAN DÖNÜLMEZ' "Takımdan dönmeyi bir döneklik olarak kabul ediyorum. Ama siyasette eskiden daha belirgin kamplar vardı. Bazıları 'Kanımız CHP, AP kanı akar' derdi. Ne kadar yanlış. 'Türkiye'de halk çok çabuk oy değiştiriyor' deniyor ya, keşke daha sık değiştirse, yeter ki bilinçli oy kullansın. O değiştirmenin altında yatan etkenler mantıklı etkenler olduğu müddetçe oy verenlerin oy değiştirmesinden niye şikayet ediyoruz. Öbür türlü insanlar, kafalarına kimlik kartı gibi oyunun rengini belli etsin veya hangi partili olduğunu belli etsin. Hayat boyu böyle gezsin ve siz onları sayın, parlamento da ona göre temsil edilsin. Bunu beklemek mantıkla da, demokrasiyle de bağdaşmaz."