Hafta arasında Mustafa Denizli ile sohbetimizde takımın ve kulübün üzerindeki olumlu havadan bahsederken bize şu cümleleleri sıralamaştı: "Oyunun genelinde çok kopuk kopuk oynuyoruz. Bir kaç haftaya daha ihtiyacımız var. Ama bu süreçte pozitif futbol adına da seyircilere güzel şeyler sunmaya çalışacağız." Rakip Sivasspor... Bu ligin en önemli takımlardan biri olması ve son 3 sezondur İstanbul'daki karşılaşmaları kazanması maçı daha da ilginç hale getirmişti... Geçen haftaki kadrodan Holosko-Bobo değişikliği ile sahaya çıkan Beşiktaş, maçın başında Zapotocny'nin inanılmaz hatasından yediği golle şok yaşadı. Ama bu şoku çabuk atlatıp, oyunda ağırlığını hissettirerek 14. dakikada müthiş bir organizasyonla ve Delgado'nun bitirici vuruşuyla beraberliği yakaladı. Koskoca ilk yarının özeti, Beşiktaş defansının Mehmet Yıldız karşısında zor duruma düşmesiydi. Özellikle Zapotocny'nin geldiği günden beri performansının bu kadar kötü olması Beşiktaş'a sıkıntı yarattı. Orta sahada Cisse'nin haftalardır rolantide oyunu insanlara saç baş yoldurtuyor. İkili mücadelelerden ve sorumluluktan kaçan Cisse'nin takımı adeta 10 kişi oynatması da Beşiktaş'ın dezavantajlarından bir tanesiydi. Bu takımın iki tane önemli oyuncusu var. Delgado ve Tello... Çünkü top onların ayağına geldiğinde Beşiktaş'ın oyunu şekilleniyor. İkisinin de aynı anda kötü oynama şansları yok. Çünkü, Mustafa Denizli oyun içerisinde ikisine de özgürlüklerini vermiş. Ama buna rağmen, her iki oyuncunun da beklenen performansın çok gerisinde kalması ve takımını iyi yönetememesi Beşiktaş adına talihsizlikti. Nobre'nin çalışkanlığı ve hırsı öne çıkarken oyun değişikliklerinin bu kadar geç yapılması düşündürücüydü. Sonuç itibariyle dün gece görüldü ki Denizli ve oyuncularının birbirlerini daha iyi anlaması ve tanımaları için zamana ihtiyaçları olduğu bir gerçek.