Milli Takımımız, 2010 Dünya Kupası Elemeleri'ne çok iyi bir başlangıç yaptı. Haftalardır siyasi ve politik arenada konuşulan ve büyük yankı uyandıran Erivan'daki karşılaşma aslında futbol adına hiç de heyecan verici başlamadı... Avrupa Şampiyonası'ndaki 3'üncülük apoletiyle karşılaşmaya başlayan Milli Takım'da Hamit Altıntop ve Nihat Kahveci gibi sakat oyuncuların olmayışları bir handikap olarak görüldü. İki takım arasındaki kalite farkı dakikalar ilerledikçe ortaya çıktı. Maça iki takım da kontrollü başladı. İlk yarı rüzgarla oynamasına rağmen etkili olamayan bir Milli Takım izledik. Ne şut atabildik, ne de kanatları kullanabildik. Dakikalar ilerledikçe endişeye kapılıyorduk. Gökhan Gönül'ün eski formunda olmayışı bunda önemli bir etkendi. Çift forvetle oyuna başlamamıza rağmen, Mevlüt'ü daha geride gördük. 4-5-1 gibi oynamayı düşünüp geriden gelen oyuncularla pozisyon üretmeyi düşündük.
***
Özellikle geriden gelecek oyuncular Tuncay, Arda ve Emre, Semih'e destek veremedi. Ilk yarı boyunca Semih çok yalnız kaldı. Buna rağmen ilk yarıda iki net pozisyon yakalayan Milliler bunları Mevlüt ile değerlendiremedi. İkinci yarıda Mevlüt-Kazım değişikliği ve Colin Kazım'ın sağ kanada geçip, Tuncay Şanlı'nın Semih'e daha yakın oynaması Milli Takımımız'ın ofansif yönüne hareketlilik getirdi ve akabinde de gol gecikmedi. 61. dakikada Tuncay ile golü bulduk. Golü bulduktan sonra daha ne yaptığını bilen bir Milli Takım izledik. Duran topla Semih'le bulduğumuz ikinci golden sonra daha rahat oynamaya başladık. Dün gece Milli Takım belki iyi bir futbol sergileyemedi ama zayıf rakibi karşısında sonuca gitmeyi başardı. Dünya Kupası Eleme Grubu'na galibiyetle başlamak, bundan sonraki maçlar için müthiş önemliydi. Bu moralle çarşamba gecesi Belçika'yı da yenip yolumuza emin adımlarla devam edeceğimizi umuyorum.