Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de konut sektörü 2008 yılına kadar 'altın dönem'lerinden birini yaşadı. Hatta, konut sektörü bu dönemde dünya ekonomisindeki hızlı büyümenin 'motoru' oldu. Ancak, 2008 yılı konut sektörü açısından 'kabus' bir yıldı. ABD konut sektöründeki büyük balonun patlamasıyla konut fiyatlarında sert düşüşler yaşanırken, sorunlu konut kredilerindeki artışların neden olduğı kredi krizi de dünya ekonomisini durgunluğa sürüklemeye başladı. Özellikle 2003-2007 yılları arasındaki düşük faiz ortamı konut talebinin patlamasına neden olmuştu. Ancak, konut üretiminde de çok ciddi artışlar yaşandı. Öyle ki, konut üretimi konut talebinin çok üstünde seyretti ve konut sektöründe stok fazlası oluşmasına neden oldu. Şimdi tüm dünyada bu stok fazlası eritilmeye çalışılıyor. Stok fazlasının eritilmesinin yolu da konut fiyatlarının düşmesinden geçiyor. Konut fiyatlarının düşeceği beklentisiyle konut talebi ertelenmiş durumda. 'En iyi fiyattan alma güdüsü', konut almayı planlayanların beklemelerine ve konut talebinin düşmesine neden oluyor. Bankalar seçici davranıyor Ayrıca konut kredisi alabilmek eskisi kadar kolay değil. Eskiden yoldan geçene konut kredisi veriliyordu. Kredi krizi nedeniyle tüm kredi çeşitlerinde olduğu gibi konut kredilerinde de azalma eğilimi var. Ayrıca konut kredilerinde yaşanan geri ödeme sorunları nedeniyle bankalar konut kredisi verirken çok daha seçici davranmaya başladı. Kredi koşullarının zorlaşmış olması, zaten azalmış olan konut talebinin daha da gevşemesine neden oluyor. Haliyle de konut fiyatları düşüyor. Bir süre daha da düşmeye devam edecektir. Taa ki, stok fazlası eritilene kadar. Burada önemli bir detayın altını çizmek gerekli. Konut fiyatlarındaki düşüşler ABD, İngiltere, İspanya ve İrlanda gibi gelişmiş ülkelerde sert olurken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki fiyat düşüşleri daha ılımlı düzeylerde. Bunun nedeni basit. Gelişmekte olan ülkelerde konut sahiplik oranı gelişmiş ülkelere kıyasla düşük ve artış eğiliminde. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde döngülerden bağımsız kuvvetli bir yapısal konut talebi zaten mevcut. Konut sektörü 2008 yılında olduğu gibi yavaşlama döngüsüne bile girse, gelişmekte olan ülkelerde belli bir düzeyde yapısal konut talebi oluyor. Bu nedenle de, konut sektörünün daralma yaşadığı dönemlerde gelişmekte olan ülkelerdeki fiyat düşüşleri gelişmiş ülkelerdeki fiyat düşüşlerine kıyasla daha sınırlı kalmakta. Türkiye'de konut sahiplik oranı, içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler kümesine göre daha yüksek, ancak mevcut konut stoğu teknolojik açıdan oldukça geride. Mevcut konut stoğunun hızlı bir şekilde yenilenme ihtiyacı yapısal talebi kuvvetli tutuyor. Dünya ekonomisindeki gelişmelere ve Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerimiz, konut fiyatlarının 2009 yılında Türkiye de dahil, tüm dünyada dip yapacağına işaret ediyor. Dolayısıyla, gerek ihtiyaç için olsun, gerek yatırım amacıyla olsun 2009 yılı konut almak için en uygun yıl olarak görünmekte.