Finansal piyasalarda nefesleri kesen bir haftayı geride bıraktık. Piyasalar ABD menşeili dev finans kuruluşlarından gelen batık haberleriyle önce yerle bir oldu. ABD Hükümeti'nin 700 milyar dolarlık "topyekün kurtarma planı"nı devreye sokarak finansal sistemin çökmesine izin vermeyeceğini açıklamasıyla da, haftanın son iki günü piyasalarda büyük bir coşku yaşandı. Piyasalardaki oynaklığın had sahaya çıktığı ve kısa vadeli piyasa yönü tahmini yapmanın imkansız hale geldiği bir ortamda yatırımcılara tek tavsiyemiz kısa vadeli yatırımlardan uzak durmaları. "Kâr bana, zarar topluma..." "Yüzyılın en büyük finansal krizi"ne verilen kurban sayısı giderek artarken dünyadaki para otoriteleri de tarihte emsali görülmemiş cömertlikteki kurtarma planlarını ardı ardına devreye sokuyor. Piyasa ekonomisinin tüm ilkelerini "devlet müdaheleleri" yle çiğneyerek, şirketlerin kendi verdikleri ticari kararlar yüzünden yazdıkları zararları vergi mükelleflerinin sırtına yükleyerek, "kâr bana zarar topluma" anlayışını teşvik ederek devreye sokulan "kurtarma planları"nın piyasalar üzerindeki olumlu etkisinin geçici olmasını bekliyoruz. Nedenlerine gelirsek... Piyasaların önünde oldukça zor geçecek olan birkaç aylık bir dönem var. Çünkü küresel ekonomideki yavaşlama kredi piyasalarında yaşanan sıkışıklık yüzünden giderek kuvvetlenmekte. ABD, kıta Avrupası, Japonya ve İngiltere ekonomilerinin yılın ikinci yarısında daralma yaşamasalar bile oldukça düşük düzeylerde büyüyeceklerini düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki yavaşlamanın ilk tahmin edilenden daha uzun sürecek olmasının faturası, dünyayı kasıp kavuran kredi, enerji ve gıda şoklarına şu ana kadar oldukça iyi dayanmış olan gelişmekte olan ülkelerden eninde sonunda çıkacaktır. Küresel yavaşlamanın ve kredi piyasalarındaki sıkışıklığın başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuz etkileri tahminlerimize göre yılın geri kalan kısmında ve 2009'un başlarında daha yoğun hissedilecektir. Böyle bir ortamda hangi kurtarma planı devreye sokulursa sokulsun kısa vadede hisselerde kalıcı bir yükseliş trendinin başlaması beklenmemeli. Obama artık kesin gibi Ülke olarak son haftalarda finansal piyasalarda yaşananların ekonomik sonuçlarının yanı sıra politik sonuçlarını da değerlendirmek zorundayız. "Batması gereken kurumları" devlet müdahelesiyle yaşatmak uğruna, milyarlarca dolarlık yükün vergi mükelleflerinin üzerine yıkılmasını ABD seçmeni unutmaz. Bundan böyle ABD'de 4 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerini Barrack Obama liderliğindeki Demokratların kazanacağına neredeyse kesin gözüyle bakabiliriz. Ülke olarak yoğunlaşmamız gereken önemli konulardan biri ABD-Türkiye ilişkilerinin yeni Başkan Obama döneminde nasıl şekilleneceği.