Habercilik, zor iştir, sabır, emek ve genel kültür gerektirir. Bunu atv haber merkezine girdiğim zaman fazlasıyla iyi anlamış, çevremdeki herkese ilah gözüyle bakar olmuştum.
Gerçekten de tanıştığım herkes güncel olaylarla yatıp kalkıyordu, mesleğini hayatının en önemli noktasına koymuş insanlardı. Hâlâ hepsine saygım ve yıllar içinde gelişen sevgim sonsuzdur.
Bu insanlara duyduğum saygı yüzünden de haberciliğin kolay ve herkesin altından kalkabileceği bir iş gibi algılanmasına tahammül edemem. Her eline mikrofon alanın kendini muhabir sanması, aile arasında hatıra görüntüleri çekenlerin haber kameramanlığı yapabilirim diye düşünmesi beni çileden çıkarır. Hülya Avşar'ın 'haber sunmamı' teklif ettiler haberini okuyunca da sinir katsayım bir anda tavan yaptı. Sakın yanlış anlamayın! Hülya Avşar'a sinirlenmiş değilim. Bu teklifi götüren kanalın yöneticilerine inanamadım. Sadece popüler olduğu için bir insanın haber sunabilmesi mümkün değildir ki; bunu kanalları yöneten insanlar gayet iyi bilir. Yılların televizyon programcısı Mehmet Ali Birand'ın bile kendi tarzını bulması, oturtması bir yılı geçmiştir. Bu işin piri ise kuşkusuz Ali Kırca'dır. Ve inanın orada sadece popüler bir isim olduğu için oturmaz. Haberin ne olduğunu bilir, o saçları değirmende ağartmamıştır. Haberin peşinde koştuğu onlarca yıldan sonra anchorman'lik koltuğuna oturmuştur. Ayrıca bu teklifi götürenlere Deniz Seki'nin haber sunma faciasını hatırlatmak isterim.