- Bakan Çağlayan yoğun programı nedeniyle ailesine yeterli vakit ayıramıyor. Küçük boşlukları özellikle oğlu Kağan ile değerlendirmeye çalışıyor. Galatasaray ve Bellinzona karşılaşmasını izlerken Rusya'daki diğer oğlu Çağan arayıp, maçlar için dijital uydu alıcısı siparişi veriyor...
Yıl 1975. Zafer Çağlayan başarılı bir lise öğrencisiydi ve üniversiteye girmek istiyordu. Çocukluğundan beri hedefi makine mühendisliğiydi. Ancak o yıllarda sık sık rahatsızlanan annesi Muhlise Hanım, oğlunun doktor olmasını istiyordu. İlk sıralara birkaç tıp fakültesi yazdı. Sonra ODTÜ'den bir tercih yaptı. Babası "Hemen sil oğlum, oraya gitme" diye tepki gösterdi. "Neden?" diye sorunca "Komünist olursun" yanıtını aldı... Ve babasını üzmemek için ODTÜ'yü tercihlerinden çıkardı. Maddi zorluk nedeniyle lisedeyken hazırlık kursuna dahi gidememişti. Masraf olmasın diye Ankara'da, ailesinin yanında okumak istiyordu. Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği'ni kazandı. O yıllarda 1980 darbesinin altyapısını hazırlayan kanlı olaylar baş göstermişti. Ama Zafer, kendisini olayların dışında tutmayı başardı. Hem çalışıyor, hem okuyordu. İş hayatının antrenmanı devam ediyordu. Özel sektörde kendi işini kurmayı hayal etmişti hep. "Bir gün bile devlette çalışmayacağım" diyordu. Dediğini de yaptı. Üniversiteyi bitirdikten sonra alüminyum-demir işleri yapmaya başladı. Ağabeyinin taşeronu olarak üstlendiği ilk özel işinden kazandığı parayla; çok istediği, günlerce vitrinden seyrettiği deri pardösüyü satın aldı. 2 bin 750 liraya. Havası yerine gelmişti. O pardösüyü beş yıl giydi. Daha sonra kendi işini kurdu. 'Küçük simitçi' yıllar sonra hem mühendis, hem 'patron' olmuştu. Alüminyum imalatı yapıyordu. 180 metrekarelik kiralık atölyede başlayan iş hayatını, disiplin, düzen ve sağladığı güvenle hızla büyüttü. Tüm zorlukların üstesinden tek başına gelebilmiş, sırtını devlete dayamadan ayaklarının üzerinde durmayı başarmıştı. Bu başarı ona Ankara Sanayi Odası Başkanlığı'nın yolunu açtı. ASO'da çok parıltılı bir dönem yaşadı. Ürettiği projelerle, çalışkanlığı ve samimiyetiyle tüm siyasi partilerin dikkatini çekti. Eleştiri yaparken, çözüm önerilerini ortaya koyan bir sanayiciydi Zafer Çağlayan. Bazı projeleriyle 'devlet'e maddi katkıda bulundu. Yalova depreminden sonra 'bedelli askerlik' önerisini getirdi. Dönemin Hükümeti bu uygulamadan 1 milyar Mark gelir sağladı. '2B' olarak dile getirilen kamu arazilerinin satılması, deprem tahvili, Anadolu yaklaşımı gibi projelerde de Zafer Çağlayan imzası vardı. Tüm partilerin güvendiği ve milletvekilliği için teklifte bulunduğu bir isim haline gelmişti. Uzun süre siyasete direndi. Ama geçen dönem AK Parti'nin teklifini kabul etti. İlk kez 2007'de milletvekili seçildi. Kısa bir süre sonra 'Sanayi Bakanı' olarak kabineye girdi. Zafer Çağlayan, sosyal ilişkileri de güçlü bir sanayiciydi. Nitekim 27 yıllık sanayicilikten sonra Bakanlığa getirilmesi, iş dünyasında sevinçle karşılandı.