Bakanlar Kurulu, 640 bin üniversite öğrencisini ilgilendiren öğrenci affı ile ilgili olarak önemli bir karar aldı. Öğrenci affına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı'nca Çıkıyorum evden daha üst sokağa park edili arabama ulaşmadan yolumu kesen kesene. Kimler mi? Kimler kimler bilseniz. Mesela Kaptan Kusto. Her rastlamamızda mutlaka bana şikayet edecek bir şeyler bulur, teklemeden atan Winchester tüfek gibi dizer lafları. Bazen "Marmara'ya katil Siyam yosunu dolduğunu" söyler bazen "av yasağında bile trol çeken korsan balıkçıları" anlatır. Kâh "şehir hatları vapurlarında hela pisliklerinden" dert yanar, kâh "Kumkapı balıkhanesini kötü koktuğundan".
RAMAZAN SABAHLARI Geçen gün yine rastlaştık, yine iskele alabanda yaptı yanıma: - Abi hayırlı sabahlar - Ne sabahı Kusto, saat ikiyi çeyrek geçiyor... - Ramazan'da her saat sabah saati gibi aydınlık, berrak ve gençtir ağabeycim... - Yine başlama felsefeye Kusto. Bu sefer hangi meseleden muzdaripsin? - Abi bu seferki mühim mesele. - Neymiş o? - Ataköy Marina çok pahalı abi. Tekne çekmek mümkünsüz yani... - Kıytırık balıkçı kayığıyla ne işin var lüks marinada? - Küçük, köhne ama asil bir tekne. Ekmek teknesi çünkü. Zaten gittim Galeria'nın önündeki kayıkhaneye bağladım motoru... - Fena mı? - Ama zımnen istiskal ettiler... - Hııı? - Kovdular bir nevi. "Buralar hep sahipli. 3 gün misafirsin. Sonra çek git nere gidersen" dediler... - Kendine sağlam, temelli bir yer bul... - Ahh ah, dükkanı kapamamış olacaktım ki şimdi... - 20 yıllık marangozluğu bırakır tel maşa balıkçı olursan... - Öyle deme abi her gün biraz daha usta balıkçı oluyorum... - Kusto bir şey soracağım... - Buyur... - Bu Kaptan Kusto çok meşhur bir deniz adamıydı. Belgesellerini filan seyrederdik... - Ben de çok seyrettim rahmetliyi... - Gayrı Müslimlere rahmet okunmaz kardeşim. Toprağı bol olsun diyeceksin... - Kusto ölmeden Müslüman olduydu abi. Ağzı salavatlı gitti adam... - Sahi ya hatırladım. Peki de sen gibi acemi denizciye niye o müthiş deniz adamının adını taktılar? - Abi kırma kalbimi, eğleşme benimle... - Yahu ciddi sordum... - Bilmiyor musun? - Neyi? - Lakabın niye takıldığını... - Yeminle bilmiyorum... - Şimdi ben borç altında ezilip marangozhaneyi kapadım ya... - Eee? - Hava parasından artan 3 kuruşla ancak bu tekneyi alabildim. - Onu biliyorum... - İlk günlerde yanıma 3-4 usta balıkçı alıp açıldım Karadeniz'e doğru. - Evet... - Gece paraketeyi attık, sabah toplarız diye de kenarlara kıvrılıp yattık. - Eeee? - Ben alışkın değilim sallana sallana uyumaya. Birden uykumdan uyanıverdim ki midem allak bullak. İstifra edeceğim affedersin. Milleti uyandırmayayım, hemi de üstlerine sıçratmayım diye usulca başa gideyim dedim, ayağım kovaya çarptı önce. - Vay! - Kovadan kurtulayım derken leğene basınca dangır dungur oldu ortalık. Etem'le Nuri uyandı gürültüye. Ben de zor yetiştim uç kısma... - Hay aksi... - Sonunda dayanamayıp Neşet'in üzerine çıkarıverdim ne varsa... - Iyyy... - O sıra Neşet de uyandı. Baktı ki üstü berbat. "Ne oldu?" diye sordu. Nuri de "Kaptan kustu" dedi. Uyku sersemi bir daha sordu, ikisi birden "Kaptan kustu" dediler. "Kaptan kustu, kaptan kustu" derken bizim adımız oracıkta Kaptan Kusto olarak takılıverdi.