Sohbet
Af, insanlık dilinin en tatlı sözcüğüdür. Affetmek, kişinin şahsına karşı yapılan bir haksızlıktan doğan küçük ya da büyük bir suçu bağışlamaktır. Hakkı gasp edilmiş olan, manen veya maddeten zarara uğramıştır. Bunun için affetmemek de kendisinin hakkıdır. Ancak en iyisi affetmektir. Allah'ın hoşuna giden de, Peygamberimizin tavsiye ettiği de budur. Tarafların ve toplumun huzuru için af yolu seçilirse, kalpler arası köprüler yeniden kurulur, kin, nefret, düşmanlık, öç alma duyguları silinir, fert ve toplum huzur bulur. Kur'an'da yapılacak bir haksızlığa karşı misli ile karşılık verilmesine izin vardır. Ancak bunda haddi aşmanın da haram olduğu bildirilmiştir. Hemen arkasında da sabretmenin daha hayırlı olacağına işaret edilmiştir. Nahl suresinin 126. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyordu : " Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misli ile ceza verin, ama sabrederseniz elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. " Bu durumda suç işleyene karşı hemen mukabelede bulunmak gibi hataya düşme ihtimali çok olan riskli bir tavır almaktansa, ilahi tavsiyeye uyarak sabretmek ve affetmek daha kârlı ve erdemli bir yoldur. Bu hareketiyle mümin kul, Allah katında derecesini yükseltir. Zira Cenab-ı Hakk Kur'an'da : " Her kim sabreder, öç almayıp bağışlarsa işte bu hareket büyüklerin kârıdır." ( Şura; 42 / 43 ) buyuruyor. Öç almayıp, kin gütmeyip, küs durmayıp af yolunu seçenler yaratılış gayesine ulaşmakta önemli mesafeler kat ederler. Hakiki müminin arzusu cennete girmek, cennette Allah-u Teâlâ'nın cemalini görmek değil midir? İşte affetmekle de böyle bir mükâfata erişir insan. Zira Allah-u Teâlâ Kur'an'da : " İnsanların suçunu bağışlayan için cennet hazırlanmıştır. Allah muhsinleri sever" ( Al-i İmran; 3 / 134 ) buyuruyor. Doğrusu, bazen olay yeni olduğundan nefse ağır gelebilir, zorlaşır affetmek. Fakat kabul edelim ki affetmek, olgunluktur. Bu olgunluğu göstermek için nefse direnmelidir. Ayet ve hadislerle bildirilen mükâfatı ümit ederek, nefsi yenmek bizim için daha hayırlıdır. Buna da ihtiyacımız vardır. Böylece yıllar sonra ne kadar isabetli bir davranış göstermiş olmanın gönül huzurunu tadarız. Başkalarından affedilmeyi bekleyen kişi şahsi bir fedakârlığı gerektiren affetme olgunluğunu öncelikle kendi nefsinde göstermelidir.