Küçük Muhammed, dedesi Abdulmuttalib'in vefatından sonra, amcası Ebu Talib'in himayesinde büyüdü. Amcası O'nu çok severdiKardeşi Abdullah'ın ve babası Abdulmuttalib'in değerli bir emaneti olarak O'na sahip çıktı. Fakat o, sadece babasına O'na iyi bakacağına verdiği sözden dolayı değil, O'na duyduğu hayranlıktan dolayı da gerekli ihtimamı gösteriyordu. Aile içinde yalnız amcası değil herkes ona karşı aynı sıcak duyguya sahipti. Amcasının hanımı, O'nu öz çocuğu gibi severdi. Bu sevgiyle ona bakıyor ve büyütüyordu. Hatta öldüğü zaman Peygamberimiz bu hanım için o kadar üzülmüştü ki; bu üzüntüsü karşısında bazı kimseler, "Ey Allah'ın Resulü! Böylesi yaşlı bir kadının ölümünden ne diye bu kadar üzüntü duyuyorsun? diye hatırlattıkların da, onlara: "Nasıl duymayayım? Ben onun yanına yetim bir çocuk olarak sığınmış bulunurken, o çocuklarını aç tutar, beni beslerdi, saçlarımı taramak için kendi çocuklarını bir tarafa bırakırdı; hâsılı O, benim anamdı" diye onun iyiliklerinden bahsetti. Ebu Talib'in mali durumu zayıftı... Aile nüfusu da kalabalıktı... Hz. Muhammed, amcasının sıkıntısını biraz olsun hafifletmek için, ona yardımcı olmak istiyordu. Bunun için, zaman zaman çobanlık yaparak amcasının geçimine destek olmuştur. Milad583 yılında Ebu Talib, Şam'a bir ticaret kervanı hazırladı. Ancak bu kervana başlangıçta Peygamberimizi dahil etmemiştiO'nun yollarda sıkıntı çekmesinden, yorulmasından, hasta olmasından endişe ediyorduFakat kervanın hareketi sırasında Peygamberimiz'in mahzun ve yaşlı gözlerle: "Amca, beni kime bırakıp da gidiyorsun?" demesi Ebu Talib'i çok duygulandırdı ve "Vallahi seni asla yanımdan ayırmam" diyerek onu da kafileye dahil etti. Böylece Peygamberimiz, 12 yaşında ilk uzun yolculuğuna çıkmış oldu. Ancak bu seyahatlerinde Şam'a kadar gitmediler. Busra denilen yerde konakladıklarında üzerinde görülen olağanüstü işaretler dolayısıyla Şam'a gitmekten vazgeçip Mekke'ye döndüler.
Yıl : 590 Ficar Savaşlarına Katılması
Araplar arasında bazı aylar kutsal sayılırdıBu aylarda savaş olmazdıHangi bölgede hangi aylar kutsal sayılmışsa, o aylarda, o bölgelere gidilir ve alış veriş yapılırdıMekke, Taif ve Yesrib (Medine) halkı için de; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları kutsal sayılmıştı. Bu aylarda savaş yapılmazdıYasaktı(a.g.e. 9/9) Milad590 yılında Peygamberimiz'in mensup olduğu Kureyş kabilesi ile Havazin kabilesi arasında bir anlaşmazlık çıktıVe bu kutsal yasağa rağmen anlaşmazlık barışla neticelenemedi, savaşa dönüştüDolayısıyla bu savaşa; kutsal geleneğe saygısızlık yapıldığı için "Ficar Savaşı" denmiştirHz. Muhammed, bu sırada yirmi yaşında idiKendisi bu savaşa istemeyerek katılmıştırSavaş alanında bulunmuş, ancak hiç kimseye ok atmamış ve hiç kimseyi yaralamamıştır.. Sadece, karşı taraftan atılan okları toplayarak amcalarına vermiştir
Yıl : m. 590 Hılfu'l-Fudûl Cemiyeti'ne Katılması
Hılfu'l-Fudûl; sosyal bir kuruluştuHaksızlıklara karşı organize bir güçtüFicar savaşlarından sonra Mekke'de mal, can ve namus emniyeti kalmamıştıHaksızlıklar günden güne artıyorduYabancı satıcıların malları ellerinden alınıyor; ya bedelinden az para veriliyor veya hiç ödeme yapılmadan gasp ediliyorduArtık kuvvetli ve zorbalar gasp ve yağmaya başlamıştıMilad590 yılı, Zilkade ayında, Mekke'de günden güne artan haksızlıklar zincirine bir yenisi eklendi. Yemen'den gelen bir satıcının malını alan As bin Vail, aldığı malın bedelini ödemedi. Yemenli çaresizdiEbu Kubeys dağına çıktı, feryada başladıYabancının bu feryadı üzerine genç ve yaşlı Mekke'liler,Abdullah İbni Cüd'ân'ın evinde toplanarak her türlü haksızlığa karşı koyacaklarına dair şu yemini yaptılar: "Allah'a yemin ederiz ki; zâlim, gasp ettiği malı iade edinceye kadar, zulme uğrayanın yanında hepimiz bir tek el gibi olacağızBu, haksızlık yapanı cezalandırma yemini değildi. Sadece mağdur olanın mağduriyetini gidermek için yapılan bir yemin ve antlaşma idiBu antlaşma üzerine Yemenli satıcının malı As Bin Vail'den alınarak iade edildiBu ittifaka da eski bir antlaşmanın hatırası olarak "Hılfu'l Fudûl" adı verildiPeygamberimiz bu sırada 20 yaşında bir gençti