Çocuk olmak iyi bir şey mi yani? Bazen burnumuzu çeke çeke "Özledim o günleri" lakırdıları edişimiz gayetle mugalata. Nasılsa dönemeyeceğimiz garanti olduğundan diyoruz, yoksa demincek de sordum ya; çocuk olmak iyi bir şey mi yani? Hele de mektep çocuğu olmak. Tatilin jöle kıvamı günlerinde kızgın yağa damlamış su zerresi gibi pıtrakgürültülü- yakıcı hayatlar yaşamışsın bir vakit. Huzurlusun alabildiğine.
ZURNADA ZIIIRT Çünkünü ev ödevi, etüt, çizimler, problemler, tarih, coğrafya, beden yok gündeminde. Kerratlar, 1. çeşit kaldıraçlar, terliksi hayvan, endoplazmik retukulum, Keops, Kefren, Mikerinos yok. İletki, gönye, pergel, cetvel, kalemtıraş, kokulu silgi... ı-ıııh. O ne yaya yaya, ne yaşşaa anlarımızdır ki ip atlar gibi, topaçlar gibi devindirirken zurnada zırt, kulakta "Zıııııırnn." O ne beee? Peeh, ilk ders ziliymiş. Heyecan basarmış talebe milletini tatlısından. Yalaaan...
CİDDİ VE HAMASİİİ Bassa bassa afakan basar, daralır, pıt nefes olur öğrenci ahali. Her bir öğretmenin şefkat makyajıyla bezeli ilk günler toleransı hafta bitmeden esen yellere bırakır yerini. Sözlüler, yazılılar, yoklamalar, kopyalar, yakalanmalar, kıl kıyafet, saç favori kontrolleri, bayrak töreni ciddiyetine ilaveten hamaset ötesi çelik disiplin özentileri. Müdürün, müdirenin, baş muavinlerin ve dahi tekmil öğretmenler odasının talebe kıran fırtınası boyuta sıçramış "dedikoduları". Derken veli toplantısı, durumların sorulması, hallerin evcek çakılması zul zulüm üstüne. Hele bir de sınıftan, yan sınıftan hele hele bir de maazallah üst sınıftan birine okul aşkıyla yandırttıysan yüreğini, ay anaaaam garip anam. Ne sarayda ne handa bir tatil bucağında "hatıralarım" ağlıyor. Uvveeee!...