Eylül ayı sinema salonları için oldukça hareketli başladı. Uluslararası Istanbul Film Festivali'nin gözdeleri
"Dante 01" ve
"Dağların Hakimi"nin bu hafta gösterime girmesi son derece güzel bir sürpriz. İki film de geçen yıl Avrupa Sineması'nın en çok ses getiren çalışmalarından.
"Dağların Hakimi", festivalde izlediğim en etkileyici filmlerinden birisiydi. Bir kreşendo gibi artan şiddet finalde doruğa çıkıyor ve seyircinin yüreğini ağzına getiriyordu. Filmin bu kadar yoğun bir şiddet ile "şiddeti" eleştirmesi çok etkileyici.
İspanya'nın vahşi doğasında Quim kırsal bölgede karmaşık yollarda arabasını sürmektedir. Ormanlık alana geldiğinde kaybolur. Yolunu bulmaya çalışırken birden üzerine ateş açılır. Mermilerden kaçmaya çalışırken kendi gibi kaybolduğu belli olan güzel Bea ile tanışır. Birbirlerinden de şüphelenmekle beraber Quim ve Bea ormana doğru kaçmaya başlarlar. Savunmasız şekilde soğuğun ortasında başlayan bu kaçış heyecanlı saatleri beraberinde getirir.
Film daha ilk başlarda seyirciyi avucunun içine alıyor. Benzin istasyonunda duran Quim burada Bea ile karşılaşıyor ve tuvalette birlikte oluyorlar. Ardından Quim genç kadının cüzdanını çaldığını fark ediyor ve peşinden ıssız bir yola giriyor. İşte kedifare oyunu, ölüm kalım savaşı bundan sonra başlıyor. Bilinmeyen bir noktadan Quim'in üzerine ateş açılmaya başlıyor.
Şiddette, şiddet ile eleştri Yönetmen Gonzalo LopezGallego, hayatı bir bilgisayar oyunu gibi gören katiller aracılığı ile "şiddet toplumu"nu eleştiriyor, kurbanları üzerinden de ahlak dersi veriyor. Günümüzde o kadar çok şiddete maruz kalıyoruz ki zaman zaman canımızın yandığını hissetmiyoruz bile.
Tıpkı filmin kahramanları gibi. Onlar da yaralanmalarına rağmen en son güçleri ile ayakta kalma, sağ salim kurulabilme savaşındalar.
Yönetmen Gallego gerilim sinemasının tüm ögelerini akıllıca kullanıyor. Hedef olarak önce başka noktaları gösteriyor. Daha sonra hikayeyi açtıkça seyirciyi hedefe doğru götürüyor. "Dağların Hakimi"nin bazı gerilim filmleri ile bir akrabalığı da bulunmuyor değil. Michael Haneke'nin "Ölümcül Oyunlar"ı, Johnn Boorman'ın "Kurtuluş"u, David Moreau ve Xavier Palud'un "Onlar"ı tıpkı "Dağların Hakimi" gibi şiddei şiddet ile eleştiren filmler.
Başroller gençlerin Filmi baştan sona iki genç oyuncu sırtlıyor. Quim'i canlandıran "Leonardo Sbaraglia" kapana kıstırılmış genç adam rolünde çok etkileyici bir performansla karşımıza çıkıyor. Daha önce "Intacto" (Bahis) filmi ile İspanyollar'ın en önemli sinema ödülü olan "Goya"yı alan genç oyuncu "Sınırsız Kentte"ki yorumuyla da birçok kişinin hayranlığını kazanmıştı. Bea'yı canlandıran "Maria Valverde"yi ise "Melissa P." filminden hatırlayabilirsiniz. Her iki oyuncunun kimyaları beyaz perdede fazlasıyla uyuşmuş. Bu nedenle rollerine oynuyormuş gibi değil, yaşıyormuş gibi asılıyorlar.
Baştan uyarmak isterim: "Dağların Hakimi" son derece sert bir gerilim filmi. Bu nedenle sinirleriniz sağlam ise seyredin. Gerilim filmi olmasının yanı sıra da mesajları ile de uzun süre unutamayacağınız bir çalışma.