Prof. Dr. Hayrettin Karaman hocam, yazılarını dikkatle yazar, hassas değerlendirmeler yapar, akil önerilerde bulunur. 3 Ağustos 2008 günü, çok derin analizleri olan bir yazı yazdı. Başta imam hatip camiası olmak üzere, dindar kitle üzerinde manevi bir ağırlığı bulunan, tespitlerine ve değerlendirmelerine büyük önem verilen ve ülkemizin kanaat önderlerinden olan Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Başbakan Tayyip Erdoğan'a çok anlamlı mesajlar verdi. Gerçekten, kapatma davası kararı sonrası, inananlar özgürlüklerinden vazgeçecek mi? Türban kararı sonrası, durum ne olacak diye merak ediliyor. Karaman hocam bunun cevabını "bir akil adam" olarak veriyor: "Yıllardır, iktidarı da hararetle teşvik ederek bazı taleplerde bulunduk, şimdi bunlardan vaz mı geçiyoruz? Elbette hayır. Ama gemi batarsa talepler ve onların sahipleri de batar. Bu sebeple genel olarak normalleşmeyi beklemek gerekir." Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın mesajları geleceğin işaret fişeklerini oluşturuyor.
BAŞBAKAN'AÖNERİLER 1. İktidar, kendisine savaş açan medya grubunu da aşarak, insanlarla diyalog kurmalı ve kendilerinden samimi olarak korkanlara güven aşılamalıdır. 2. İyi niyetle ve halkın büyük çoğunluğunun talebi yönünde de olsa başörtüsü meselesinin, Anayasa'nın bütünüyle değişmesine kadar ertelenmeyip, bir partinin de haydalaması yüzünden erken ele alınması bir yanlış örneğidir. Bu tür yanlışlara düşmemek, toplumu geren, savaşçı muhalefetin eline fırsat veren söz, davranış ve teşebbüslerden vazgeçmelidir. Katsayı, başörtüsü, din dersi gibi muhalefet tarafındançığırından çıkarılmış meseleleri buzdolabına kaldırmalı ve çözümünü genel normalleşmeye bırakmalıdır. 3. Demokrasinin beşiği olan ülkelerdekine benzer bir demokrasi tesis edilmeli. 4. Demokratik bir Anayasa, ekonominin düzeltilmesi, ülkenin yoksulluk ve geri kalmışlıktan kurtarılması, terörün her nevi tedbiri kullanarak önlenmesi, ülkenin gelirinden yoksulların da normal ihtiyaçlarını temin edecek kadar pay almalarının sağlanması konularına öncelik verilmelidir. Bizim en büyük engelimiz içimizden geliyor, bu engeli aşmanın, marjinalleştirmenin yolu halkın daha fazla desteğini kazanmaktır. Siz bakmayın "Yüzde 70 bile alsalar yine de istediklerini (milletin istediğini) yapamazlar, demokrasi çoğunluğun oyu demek değildir" demelerine. Demokrasi her şeyden önce millet iradesinin egemenliğidir ve bu irade de çoğunluğun iradesidir. Azınlıkta kalanların demokrasilerde yapacakları şey millete gitmek ve programlarını onlara anlatarak oy almaktır. Bunu yapamıyorlarsa meşru iktidara saygı göstermek, fesat çıkarmamak, ülkenin menfaati ve bir ferdin bile olsa hak ve özgürlüğünün çiğnenmemesi için muhalefet yapmaktır.''