Pek çok yazılabilir gidenlerin arkasından, ama kelimeler bazen yetmez duyguları anlatmaya... Hele ki giden, yakından tanımasanız da her zaman yüzünüzü gülümsetmeyi başarabilen bir insansa... Hele ki giden, ömrü hayatınızdaki bazı ilklere imzasını atmışsa... Hayatımda ilk izlediğim müzikal 'Lüküs Hayat'tı. Ya televizyonda izlemiştim ya da 80'lerin en moda ve modern unsuru VHS videomuzda. Kimden bahsettiğimi herhalde anladınız! Sevgili Suna Pekuysal'ı da kaybettik geçtiğimiz gün. Oysa ki Savaş Ay'ın Saklambaç'ta yayınlanan röportajında Suna Pekuysal'ın iyileşeceğine ve aramıza döneceğine inanmıştım. Çünkü azimliydi, tutkuluydu. Üstelik yeni nesil oyunculara çatabilecek kadar mesleğine aşıktı. Sanki birkaç hafta içinde iyileşip yeniden sahneye ya da en azından ekrana dönebilecek gibi gelmişti bana. Yıllarca onu gün be gün eriten, boynunu büken hastalığına rağmen bırakmadığı sahneleri, bir daha dönmemek üzere bırakacağı hiç aklıma gelmemişti. İçimde bir sızı var, Savaş Dinçel öldüğü zaman hissettiğim gibi... Huzur içinde uyusunlar...