Bir taraftan Recep İvedik, bir taraftan Axess kızı... Reklam figürlerimiz bile soluğu terapistlerde almış durumda. İnsan ister istemez, günlük hayatımıza bu kadar yansıyan 'terapi' kavramını sorgulamaya başlıyor. Eskiden böyle miydi? Düşünün ki, Selin Karacehennem bile 25 yılını Amerika'da geçirmiş. Aile terapistliği yapmış ama memleketinden çoook uzaklarda. Bunları düşününce insan 'Çıldırıyor muyuz?' diye soruyor kendi kendine... Şimdi tatile girmiş olsalar da hemen her sabah kadın programlarında aşk doktorları, ilişki uzmanları ekrana çıkıyor. Herkes dertli, herkes problemli... Artık eşler birbirlerinde bulamadıkları çözümleri ekranda arıyor. Eskiden 'kol kırılır yen içinde kalırdı' belki ama artık cümle aleme duyurmaktan bile çekinilmiyor. Üstelik bu programlar o kadar ilgi görüyor ve o kadar çok sadece 'haline şükretmek' için bile bu programlar izleniyor ki, her gün bir yenisi başlıyor. Sadece ekranda da değil, gazetelerde bile 'Güzin abla'lar giderek çoğalıyor. Çünkü 'Güzin Abla' artık herkese yetişemiyor. Tabii bu durum reklamlara da taşınıyor. Recep İvedik, o herkesi çok güldüren korkunç kişiliğinin altındaki problemleri çözmek için terapist koltuğuna uzanıyor. Hemen her kılığa giren Axess kızı, bu sefer de aile terapisti oluveriyor. Bunlar toplumca çıldırdığımızın sinyalleri olabilir mi acaba? Ne dersiniz? Vallahi bana sorarsanız; güldüğümüz bu durumdan korkmaya başlayabiliriz. Eskiden derdimizi en yakın arkadaşımıza döker rahatlardık. Evlilikler komşu teyzelerin destekleri ve önerileriyle zorlu dönemeçleri kolayca alırdı. Artık hepimiz soluğu terapilerde, yoga seanslarında ya da televizyon programlarında alıyoruz. Galiba gerçekten çıldırıyoruz.