Bugün çok mutluyum!
Bunu söylemeyeli ne çok zaman geçmiş.
Oysa eskiden, sen var ederken beni, ne düz bir cümleydi.
Her zaman söylenebilecek, altı çizilmeden geçiştirilecek sıradan bir şeydi.
Ve çok zaman sonra; "
bugün çok mutluyum."
Aklımda toparlarken sana anlatmak istediklerimi, efkarsız olacağına söz vermiştim.
Efkarsız, gamsız, sızısız ve doğal olarak aşksız.
Çünkü sen, hem 'bugün çok mutluyum'umsun hem de aşkla birlikte anabileceğim tek sahibim.
Sen ve aşk birlikte olunca hayat oluyor.
Nefes almak oluyor.
Yaşamak oluyor.
Ve ben bir varlık olabiliyorum, aşkla birlikte sen yüzüme gülünce.
Sen olmayınca aşk yüzüme gülemiyor doğal olarak.
Aşk olamıyor ki yanımda... Nasıl gülsün yüzüme!
Ve gülmeyince biri yüzüme; ben "bugün çok mutluyum" diyemiyorum."
Gerilince; iki elinin işaret parmaklarını, tahta masamıza sinir bozucu bir ritimle durmadan vururdun.
Tık... Tak... Tık... Tak... Anlatılmaz bir öfkeyi saçar dururdu odanın her yanına, küçük ellerinin işaret parmakları.
Kendilerinden beklenemez bir performansla.
Tık... Tak... Tık... Tak... Yüzüm bembeyaz kesilmesin diye, o sesler esnasında nefesimi tutardım.
Kıpkırmızı olmak için... Nefessiz kalınır ya! Benimki yüzümün bembeyazlığını belli etmemek için olurdu.
Sen anlardın... Bırak nefesini diye, işaret parmaklarınla masanın üzerinde ritim tutardın sanki.
Bırakamazdım. Sen işaret parmaklarını serbest bırakıncaya değin.
Tık... Tak.. Tık... Tak... Sanırım anlardın, ölümüne tuttuğumu nefesimi ve bir işaret beklediğimi senden.
İşaret parmaklarının masayla buluşma sıklığını azaltıncanefesler fora!
Yüzüme bakardın o an!
Yüzüme, işaret parmaklarını izlemek üzere indirmiş olmama rağmen.
Yavaşça kaldırırdım kafamı. "Bitti mi?" gibi bakardım yüzüne.
O
iki küçük zalim el, işaret parmaklarının yanına diğer parmaklarını da alıraçılır ve kollarını iki yana uzatır, dünyanın en şefkatlisi oluverirlerdi ansızın.
Koşarak sığınırdım aralarına.
Suçlu olmamak için bir daha, yeminler ederek içimden.
Sen aşktın ve aşk nihayetinde merhamet demekti.
Bir yürek dolusu merhamet.
Bugün inanmıyorsam aşka, merhamete bir türlü gelmediği içindir.
Bugün inanmıyorsam aşka, efkarsız, gamsız, sızısız olmayı hayatımdan çıkaramadığım içindir.
Ancak "bugün çok mutluyum."
Peki, o ne içindir?
Kalın ve siyah bir örtüyle, küçük işaret parmaklarının nefesimi kestiği tahta masamızı sıkıca örttüm.
Ben de ona merhamet etmiyorum.
Hayatta bunca şey bana bu kadar zalimlik yapabiliyorsa, benim bu kadarcık merhametsizliğimin ne önemi olur?
Şimdi burada olsan, küçük işaret parmaklarını hazırlamaya başlardın
Tık... Tak.. Tık.. Taklar için.
Devamı yarın