Eleştirmek, yermek, hakaret etmek için bile zekgerekir. Politikadan spora, sanattan sokağa hatırlanan ne varsa kimyasına zek parıltısı işlemiş olan hatıralardır. Mesela Divan Edebiyatı bunun örnekleriyle doludur.
HİCVİYE Birini yermek için yazılan manzumelere hicviye demiş eskiler. Sözcükler o kadar ince örülürmüş ki, methediliyor sanan kişi aslında yerin dibine sokulurmuş. Bir örnek vereyim şu sıcak yaz günü serinlesin:
İNŞALLAH Fahr-ı ve likin fı yok Gevher-i kın ve likin rı yok Dilerim Hak'dan bunu rez u şeb Sana bir merkep vere kim bı yok. ÖVÜYORMUSÖVÜYORMU? Burada parlak sıfatlarla övüldüğü sanılan, dahası Allah'ın kendisine bir eşek vermesi için hayrına dua edilen şahsın başına meğer neler gelmektedir.
NASILOKUNACAK?.. Haydi inceleyelim: Sen eşeğin birisin. Sen gübresin. Senin canını alması için Allah'a dua ediyorum. Nasıl böyle oluyor? Hiç de öyle bir şey sezilmiyor derseniz, ustalık orada zaten. Fahr sözcüğü eski yazı ile yazılınca ve içinde fası yok denip de fa'sız okununca ortada h sözcüğü kalıyor.
BAKSEN Bu da bildiğimiz eşek oluyor. Şair adama doğrudan eşek demiyor da bilgisini, becerisini işin içine katarak bu son derece zekice örülmüş dizeleri söylüyor.