Çeşme taraflarına yola koyuldum. Ilıca girişinde plajlara baktım, vatandaş muhabbetleri yaptım.
Nabız tutma, durum anlama, vaziyet koklama seanslarımızdan sonra yazı yazmak üzere bir kıyı kahvesine attım kendimi. Ahaliyle mülaki olmadan bir başıma kalıp yazabilmenin tek yolu bu çünkü.
Gözlemlerim şunlar şunlar...
Lakin bu kez mekan sahipleri, şefler, garsonlar çevremi sarıp her türlü dostluk, yardımı, dertleşme, şikayet, tahlil, analiz, ince belli bardak çayı, simit arası peynir, şezlong, hamak teklifi filanla beynimi limontuzu ettiler. Yine de ilgi alakadan, sevgi şelalesinden şikayet edecek değilim. Sıra gözlemlerime geldi madem onları da aşağıya naklediyorum.