Yaprak Dökümü'nün kötü gelini Ferhunde'nin ayağı kırılmış. Gazeteler manşet atmak için vakit kaybetmemiş; 'Herkesin ahını aldı, ayağı kırıldı.' Böyle bir mantık var değil mi gerçekten? Kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki televizyona, o karakterleri gerçek sanıyoruz. Onlar gibi konuşmaya, söyleşmeye başlıyoruz. Sohbetlerimizin en derin konusu oluyor, Necla ile Leyla'nın kocakardeşliği, Yasemin ile Ahmet'in siyasete yenilen aşkı ya da Demir ile Asi'nin bitmek tükenmek bilmeyen kavgaları. Biz değil miyiz haftalarca Bergüzar Korel'i Şehrazat ile karıştırıp yuhalayan ya da destekleyen? Herkes kendine sormadı mı 'Ben yapar mıydım?' diye... Az oyuncu çevrilmedi sokakta, 'Sen gel bakalım, bir anlat neden o adama ihanet ettin?' diye... Daha geçtiğimiz aylarda PKK'lıyı oynarken yolu kesilmedi mi bizim oyuncularımızın? Ehh, hal böyle olunca tabii Ferhunde yani Deniz Çakır için de 'Ettiğini buldu' diyoruz. Mesela Dağhan Külegeç, sevdiği kızı en yakın arkadaşına kaptırsa, "O da Deniz'e yapmıştı, ohh olsun" mu diyeceğiz! Burada tabii ki medyanın da payı büyük... Ekrandaki karakterleri o kadar gerçek kişilermiş gibi sunuyorlar ki, bu yanılsamaya kaptırıyoruz kendimizi! Geçmiş olsun Deniz Çakır!