Cumhuriyet Gazetesi Fotoğraf Servisi Şefi Erdoğan Köseoğlu, ağır bir rahatsızlık geçirmiş. "Geçmiş olsun" diyorum sevgili ağabeyime, sonra da soruyorum tüm Bab-ı Ali'ye.
Foto muhabirlerine ne oldu? Her gazetede, her dergide elbette fotoğraf çeken, fotoğrafları gazeteye giren, altında adları yazan meslektaşlar var. Lakin tek karede destan yazan, bir deklanşör basımında sayfalarca makaleye bedel rüzgar yapan, adı, emeği, üretimi dünyaya yayılan, dünyada tanınan, efsaneleşen, üstatlaşan o kadrolar nerede?
BASIN SAHNESİ Eskiden usta-çırak ilişkilerinden süzülüp gelirdi o foto muhabirleri. Yıllar içinde karanlık odalarda, glaselerin, agrandizörlerin, cılız kırmızı ışıkların, kimya kokularının içinden akarak, taşarak gelirlerdi basın sahnesine.
Şimdi ne güzel okullarında okuyup, en hakiki hocalardan rahlei tedris edip, en bi kral makinelerle, en bi hoş imkanlarla donanmış çalışmaktalar. Peki ama nerede çekip-ettikleri?
Birinci sayfalarda, kapaklarda, tam sayfalarda, manşetlenmiş 8 sütunlarda neredeler? Kim yok etti bu değerleri? Kim bugün kimbilir evrensel çapta devleşecek kaç genç fotoğrafçıyı şallak mallak etti kim?
BAŞIMIZ SAĞ OLSUN Neden yeni Ara Güler'ler, İsmet Gümüşdere'ler, İlhan Demirel'ler, Hüseyin Kırcalı'lar, Ergin Konuksever'ler, Kayaoğlu Atılay'lar, Mahmut Küçük'ler, Sökmen Baykara'lar, Bülent Hiçyılmaz'lar, Yalçın Çınar'lar, Kadir Can'lar, Ramazan Öztürk'ler, Coşkun Aral'lar çıkmıyor?
Bu saydıklarım arasında demirbaş diyeceğimiz kadar yetkin Erdoğan Köseoğlu ağabeyime (ustama) bir kez daha "Geçmiş olsun" diyor, foto muhabirliği kurumu mevzusunda da tüm camiamıza baş sağlığı diliyorum. Amin!..