Haber şöyle; "Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nde (NASA) Mars Projesi için çalışan 5 bilim insanından biri olan ve çalışmak için Türkiye'ye dönen Doç.Dr. Neva Çiftçioğlu, birikimlerini aktaramamaktan şikayetçi!" E niye? "Görüştüğüm üniversitelerden 'kadromuz dolu' cevabını alıyorum." Neva hocam Türkiye'ye 'teknoloji transferi' yapmak istiyormuş. Nanoteknoloji uzmanı olan Çiftçioğlu'nun bu araştırmalar üzerinden iki patent almış girişimi var. "Avrupa'nın Japonyası" sayılan Finlandiya'da doçentlik unvanını alan ilk yabancı oldu hocamız. Kireçlenmelerin müsebbibi bir mikrobu buldu: Nanobakteri! Bu buluşu nedeniyle dünyanın her yerinden davetler, ödüller aldı. Aynı mikrobu Mars'ta keşfeden Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) onu birlikte çalışmaya çağırınca 2,5 yıldır ABD'nin kalbine girmeyi başaran tek Türk kadını oldu.
Artrozumun -eklemlerimdeki sızının- gemi azıya aldığı şu günlerde bir baktım böyle bir ismin kireçlenme yaşaması için ne lazımsa yapılıyor memlekette. Yazayım duyurayım, göstereyim, uyandırayım istedim. Bir bilim insanı nasıl susturulur, nasıl ortamdan soğutulur, nasıl sudan gerekçelerle memleket sevgisine uzak tutulur...
Ama içimden şunu söylemeden de duramadım; E be güzel bilim insanım, doçentim, araştırmacım, sesi ününden ünlü kendinden kocaman üstadım; çık iki röveşata yap, iki yan pasa müptela bu millet alkışlasın seni... Gir futbol olayına. Bir tek olayımız var çünkü. Ne bilim teknolojimiz üzerine kelam edebiliriz ne tarım gelişimi ne endüstri üretimindeki yerimiz üzerine -yalan diyen beri gelsin- Mesela oyunu sen kur.
Hatta bir bilim insanı olarak yapacağın futbol yorumları için onlarca kamera binlerce mikrofon sana yönelecektir. Deplase ol! Anında hem de. Boşa çık boşa kaç. Sahada basmadık yer bırakma. Arkandaki yüz binleri tak peşine ve topun ardında koştur. Kafaya mı çıkacaksın? Şut mu atacaksın? Tutup kaldırsınlar seni o televizyon reklamındaki gibi. Benim etim ne butum ne? Rahmetli ustam İslam Çupi bana bile; "Sen iyi yazdıkça düşmanın çoğalacak!" demişti. Öyle de oldu-oluyor. Bilmezmisiniz ki "Bir önyargıyı ortadan kaldırmak bir atomu parçalamaktan daha zordur!" Son soru; önyargıyı, emekbilmezliği, husumeti çürütecek bir formül bulunamaz mı acaba?
Biz mevzuyu Nanoteknoloji, izafiyet, uzay boşluğu olaylarından çıkarıp daha bir ayağı yere basan!!! durumlara kaydırsak...
Yazdım yazıyı vurdum deniz kıyısına ağzımda bir Gipsy Kings türküsüyle; Nannonanno laaayyy! Dola dola kolların boynumaaa!