Şurada Kabotaj Bayramı'na kaç gün kaldı ki? 1 Temmuz günü yine hamasi nutuklar atılacak, Barbaros Hayrettin Anıtı'na çelenkler konulacak, "Üç tarafı denizlerle çevrili memleketimizdeee" diye başlayan üfürük deniz sevdalısı metinler okunacak.
Bilmem kaç pare top atışı, havai fişek gösterileri yapılacak, Boğaz kıyısından istavrit sürüsü gibi geçen toplama balıkçı-turcu filolara bakıp; "Ne denizci bir milletiz görün beee" diye şişinecek epey kodaman.
DAHA DENİZ GÖRMEMİŞ "Peki öyle miyiz?" diye sormayacağım bile. Çünkü değiliz. Bırakın denizci millet olmayı, nüfusunun yarısından çoğu, o üç yanımızı çeviren denizlerde kulaç atmayı bırakın, onları görmemiştir bile. Kuytu Anadolu kırsallarında, dağ başlarındaki köylerde, mezralarda doğan-ölenleri kastetmiyorum sadece. 10 yıllar önce göçtüğü İstanbul varoşlarından 3 adım atıp da denizi uzaktan olsun görmeyen yüz binlerce insanımız var. Tersanelerimizde yapılan teknelerin dünya harikası olduğu söyleniyor ama tekneleri yapıp içine neden binmediğimizi, açılıp denize girmediğimizi soran söyleyen yok.
DON PAÇA Yüzme bilmeyen gençler, sörf yapmayı, deniz kayağı kullanmayı, kürek çekip, yelken basmayı lüks sayan genç kızlar, delikanlılar, yetişkinlerden oluşan deniz küstü ahaliyiz çoğumuz.
Sarayburnu kayalıklarından don paça çivileme yapmak, en acayip, en zahmetli kıyı noktalarını garip halk plajlarına çevirmek bile küçük birer umut. Lakin bunlar dahi ebeveynlerden dayak yiyip azar işitmek, "Boğulup gebereceksiniz" fırçaları yemek pahasına kaçamaklanıyor.
ALSANA BİR KAYIK Sıkıysa kıçına el kadar bir motor takarak fındık kabuğu kadar bir tekne alıverin ya da köhne bir yelkenliye, pat pat giden bir balıkçı kayığına sahip olun da görün başa gelecekleri. Vergisi, ehliyeti, evrakı, komisyonu, belgesi derken karada nasıl boğar bürokrasi insanı anlayın. Ya da bırak marinayı, 5 yıldız limanı, bir çekek yerine, bir balıkçı barınağına, bir mendirek içine tekne bağlayıp bırakın da anlayın başa üşüşme ne demektir.
SABOTAJ VARKEN Türkülerimizde bile; ürküp korkarak soruyoruz: "Denize dalayım mı, bir balık alayım mı?" Oysa cevap belli: "Dalma kardeşim, alma kardeşim!"
Sivil-resmi zevat el ele insanımızı denizden, denizcilikten soğutacak, uzak tutacak ne varsa yapmaya ant içmiş, bu duyguya adeta 'sabotaj' yaparken, 'Kabotaj Bayramı'n kutlu olsun Türkiyem...