Yetenekli gençler olduğunu dile getiren Pekuysal, 'Yine de büyük sözü dinlemeyen yaramazlar var' diyor.
- Ne diyorsun yenilere abla? - Çok pırıltılı çocuklar var. Saygılı, hoş. - Arada bir onlara da çıkıştığını okuyoruz. - Elbette çıkışırım. Her şey uluorta olmaz. - Ne yapmalılar? - Her rolü kabul etmeyin. Kendinizi biraz saklayın, dinlendirin. Gazetelere, televizyonlara konu olmayın. - Ne olur ki? - Bak dinle hikayeyi: 40-45 yıl önce Şapkalı Ertekin'in Nişantaşı'ndaki barına gittik kız kıza. Herkes bilir, ben içki içmem. Ama şamata olsun diye sarhoş taklidi yaptım. Kızlar da bir pazar küfecisi çağırıp içine oturttular beni. - İşe bak.
GÖZÜNDEN ALEV ÇIKTI - Biri fotoğraflamış, gazeteye göndermiş. "Suna Küfelik Oldu" diye başlık attılar. Hocalar görüp, beni kovacaklar diye ödüm koptuydu. - Çok sıkıydı yani ortam. - Kulisin kapısına yapım asistanı geldi. Ertesi gün sette giyeceğim kıyafetlerin listesini getirdi. Hoca gördü canıma okudu. Durumu anlattım ama gözlerinden alev çıkararak, "Asla bir daha olmasın" dedi. Biz hepimiz en mütevazı sohbetler için bile Beyoğlu'nda Kallavi Sokağı'nın arasında buluşurduk gizlice. - Bunları anlatınca ne diyor gençler? - Dinlemiyor ki çoğu. O zaman bana niye 'duayen' diyorsun? Bir şey söylüyorsam bir sebebi, bir kerameti vardır, dinleyeceksin değil mi? - Elbette. - Hadi yeter artık Savaş. Çok sıcak burası. Her yerim ağrıyor zaten. Bir de senle uğraşmayayım.