Ne güzel! Herkes milli futbolcularımızın Çek Cumhuriyeti takımını yenmesine kilitlenmiş durumda! Her yerde varsa yoksa futbol! Antrenörden topçuya kadar hepsi için envai çeşit yorum yapılıyor. Belli ki yükselen değer olmuş top işi! Çoğumuzu etkilemiş. Doğruyanlış, bir şekilde fikir sahibi yapmış. Toplum mühendisleri denilen günlük hayatın iktidar ve güç yanlısı uyanık kurmacacıları da bu durumdan çok mutlu herhalde! Bir topla, son dakikalarda atılan gollerin getirdiği galibiyetle zafer taklaları atan milyonları mağrur şekilde izliyorlar. İşsizlik, aşsızlık, yoksulluk, yolsuzluk ve sahipsizlikten bunalanların bir anda bu kadar mutlu olmalarına çok seviniyorlar. Sahi; ister galibiyet, ister zafer kelimeleriyle anlatılsın, bu toptaki esrarengizlik şaşırtmıyor mu sizi de! Acı ve çile unutulmasın Baksanıza, ülkenin Başbakan'ı bile Çekler'e 2 gol atan Nihat'ı hemen telefonla arayıp "Formanı gönder" demiş. O da; emek, güç, azim ve kararlılık ile mücadele ve zaferin nişanesi, kan-ter ile yoğrulmuş ıslak formasını göndermiş. Kusura bakmayın, dünyanın onca dert ve tasasını yuvarlak bir topla unutup avunacak kadar futbol cahili olan bendenizin aklı ermiyor bu işe! Dolayısıyla ya hata bizde, ya da fanila ve gömleği ter içinde kalmış çiftçi ve işçi gibi emekçileri baştacı eden geçmişin masallarda kalmış büyüklerinde! Üstelik onlar, gözyaşlarıyla ıslanmış, acı ve çile ile dokunmuş hayatları da unutmazlardı. Yine de unutlarımızı yitirmeyelim! Hırvatistan maçını kazanmaya yoğunlaşmamız gibi, Başbakan ve diğer devlet büyüklerimizin ekmeğini taştan çıkartan emekçilerin halini de günü geldiğinde hatırlayacakları hülyasından vazgeçmeyelim. Rabbimiz'e niyazı da eksik etmeyip yakaralım. Terli forma gibi; işçinin, emeklinin, çiftçinin, memurun, esnafın, hülasa hepimizin hayat mücadelesindeki terini görüp fark eden Başbakan nasip eyle Allahım.