Maç bitti soluğu Taksim Meydanı'nda aldım. Evden tabanvayla meydana gidiş 10-15 dakika alır normal zamanda. Lakin mahşere dönen ortamda hedefe ulaşmam 1 saat kadar sürdü.
KIRMIZI-BEYAZ Sıraserviler, Gümüşsuyu, Elmadağ, İstiklal Caddesi yönleri hatta Kazancı Yokuşu, Talimane çıkışları bile tıklım tıkış olmuş, her metrekare bayraklı, milli formalı, eli yüzü kırmızı-beyaza boyalı yurttaş tarafından doldurulmuştu.
SATIŞLAR PATLADI Meydanın ortasında bir koca TIR duruyor, ulusal takıma ait giysiler, aksesuarlar satıyordu. Orada da müthiş bir talep patlaması olmuş, yüzlerce kişi akın akın malzeme tedarik ediyordu.
COŞKU DORUĞU Polisler yolların kesilmesine, belediye otobüslerine dahi zor geçit veren coşkulu kümelere hoşgörüyle yaklaşıyor, çocuklar, gençler, yetişkinler, yaşlılar, aileler ve herkesler coşkuyu doruklarda yaşıyordu.
SARMALLANDIK İşte böylesine susamış, aç kalmıştı bu halk başarıya. Böylesi bir zaferden sonra kimsenin kimseyi itip kakmadan, huzursuz, rahatsız etmeden gönül gönüle, neşe neşeye, sevgi sevgiye sarmal olduğunu gördük.
NE MUTLU Başarının "beyin takımı" İsviçre yad ellerindeydi ama kıvançla dolu bedenler tüm memleket sathına yayılmıştı. İçimde tek şarkılık repertuvar dile geliyor, "Bu ne dünya kardeşim seven sevene" diyordu sanki. Yani ne mutlu, ne mutlu, ne mutlu geceydi, heyooo!...