Amerikalı Fortuna dergisi, bir zamanlar milyar dolarları yönetirken şimdi kodesi boylayan ünlü CEO'ları haber yaptı. Hürriyet'ten okuduk.
Suçlar: İnsider Trading, yolsuzluk, komplo, borsa yolsuzluğu, rüşvet, dolandırıcılık, adaleti engellemek, yüksek değerde hırsızlık...
***
İşte içeri tıkılan CEO'lar, yönettikleri şirketler ve aldıkları cezalar:
Conrad Black (Hollinger Intl.) - 6.5 yıl
Andrew Faston (Enron) - 6 yıl
Bernard Ebbes (Worldcom) - 25 yıl
Dennis Kozlowski (Tyco) - 25 yıl
Sanjay Kumar (Computer Assoc.) - 12 yıl
Richard Scrushy (HealthSouth) - 7 yıl
John Rigas (Adelphia Com.) - 15 yıl
Jeff Skilling (Enron) - 24 yıl
Sam Waksal (Imclone) - 7 yıl
Joseph Nacchio (Qwest Com.) - 6 yıl
***
Bu arkadaşlara ne ıstakoz var, ne de golf oynamak. Gözlerini karartarak suç işlerken cebe indirdikleri paraların da bir hükmü kalmadı. Özgürlüğünü kaybetmiş, onurunu yitirmiş insanın milyon dolarları olsa ne olur? Küresel sermayenin "beyin takımı" olarak sunulurken, kişisel hırsları ve açgözlülükleri yüzünden bugün hesabı ödemek zorunda kalan CEO'ların başına gelenler, Türkiye'deki CEO'lara ve onlarla iş tutan siyasetçilere örnek olmalıdır.
***
Bakınız: Alman dünya devi Siemens'in 270 üst düzey yöneticisi, rüşvet skandalı ile ilgili olarak yargı önüne çıkıyor. Siemens yöneticileri, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 20 ülkede toplam milyarlarca euro rüşvet dağıtmakla suçlanıyor. Münih'teki ilk duruşmada, Siemens yöneticisi Reinhard Sieckaczek "rüşvet verdiklerini" kabul etti ve "2002'den beri dağıtıyoruz, üst düzey yöneticilerin talimatıyla gizli bir rüşvet fonu oluşturdum" dedi. Eş zamanlı olarak Türkiye'de devam eden Mavi Hat davası sanığı işadamı Rubil Gökdemir de şunları söyledi: "Siemens'in dağıttığı rüşvetin 57 milyon eurosu Türkiye'de dağıtıldı. Savcılara mektup yazdım, dikkate alınmadı."
***
Bu iddia doğru ise BOTAŞ bürokrasisinin izi sürülerek, yani "para" takip edilerek, bu işin içinde kimlerin olduğu kabak gibi ortaya çıkabilir. Aksi halde bugün Türkiye'de demokrasinin zedelendiğini, Anayasa Mahkemesi'nin hukuku hiçe saydığını savunanlar da "rüşvet demokrasisini" savunur duruma düşeceklerdir. Her türlü "ahlaksızlığı" meşrulaştırabilen "siyasetçi-bürokrat-CEO" demokrasisini savunanlara ithaf ediyorum.