Bugünkü yerküre fotoğrafında "Batı" sektörü ekonomik ve politik anlamda gerilerken, "Doğu" sektörü ilerlemekte ve güçlenmektedir.
Batı ülkelerinde siyaset gitgide daha çapsız ve yeteneksiz politikacıların eline kalırken, Doğu'da çok daha etkin siyasi iradeler boy göstermektedir.
Kendisini hâlâ dünyanın süper gücü rolünde gören ABD'de, yaklaşan başkanlık seçimlerinde Obama ile McCain çekişecek.
AB'ye gelince Fransa'da Sarkozy, İngiltere'de Brown, Almanya'da Merkel!
Al birini vur ötekine...
İtalya ise yerlerde sürünüyor, döne döne tekrar Berlusconi'ye muhtaç oldular.
ABD ve AB'de inanılmaz bir kahtı rical var, yani "devlet adamı" sıkıntısı...
***
Buna karşılık Rusya, Putin gibi bir "demir çekirdek" tarafından "yüzdürülerek" okyanuslara açılmaya hazır hale geldi.
Çin'in yükseldiğini bütün dünya kabul ediyor.
Hindistan'da da herhangi bir siyasi zafiyet görünmüyor.
İran bile, Ahmedinecad'ın direksiyonunda Ortadoğu'nun "örtülü yıldızı" haline geldi.
***
Türkiye bu dünyada nerede?
Ülkemizin tarihsel birikimi, ulusal birliği ve refleksleri güçlüdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hafızası kuvvetlidir. Çünkü Türkiye, son Roma imparatorluğu Osmanlı'nın de facto bakiyesidir.
Buna karşılık sivil siyaset, küresel güçlerin ve sermayenin dayatması ve projelendirmesi sonucunda, her zamankinden çok daha güçsüz ve "alternatifsiz" hale getirilmiştir.
Bu anlamda, Türkiye'de "sivil siyaset" gerilemekte olan Batı sektörüne benzemekte, "devlet siyaseti" ise Doğu sektörü ile benzeşmektedir.
***
Ülkemizde siyaseten AKP'den başka hiçbir alternatifin kalmadığı şeklindeki dayatmacı atmosfer, yerli neo-muhafakazar ve neo-liberaller tarafından pompalanmakta, her fırsatta "devlet siyaseti ve duruşu" eleştirilmektedir.
Türkiye'nin temel çelişkisi, AKP ile CHP arasında değil, AB-ABD kuyrukçuları ile "ulusalcılar" arasında değil, devletine, milletine ve ülkesinin tarihsel birikimlerine yürekten inananlar ile bu ülkeye ve devlete hiç inanmayanlar arasındadır.
Ağızları açık ayran budalaları gibi sadece Batı'yı seyredenler, Türkler'in 2000 yıllık tarihini hiçe saymaktadırlar. Neo-liberal ve muhafazakarların tarihsel yanılgıları da burada yatmaktadır.
AKP'nin sırtına yapışarak yaşayabilen Hasan Cemal'lerin bu yüzden yeni gerçekleri görmesi imkanı yoktur.