Radyoda (Açık Radyo) işittiğim zaman kulaklarıma inanamadım.
Uzungöl çevresinde 5 bin konutluk TOKİ projesi devreye girmek için sırada bekliyormuş.
Uzungöl'ü bilmiyor, duymamış olamazsınız.
Trabzon'da, akıllara ziyan bir doğa güzelliği ve hazinesidir.
Dağlarla, ormanlarla çevrili yemyeşil bir vadi, vadinin ortasında masmavi bir göl, çevresinde otantik bir köy, bir miktar da doğaya tamamen uygun ağaçtan konaklama yerleri...
***
İşte buraya TOKİ, 5 bin konutluk bir proje uygulamayı planlamaktaymış!
Kime satacaklar evleri, borç batağında sürünen fındık üreticisi köylülere veya dağlarda hayvancılıkla uğraşanlara değil besbelli.
Ankaralı bürokratlara ve İstanbullu tüccara!
Uzungöl'ü parayı bastıranlara "satacaklar"!
"Satmak" moda oldu ya! Sıra Uzungöl'e de gelmiş olmalı.
Hazin ve acıklı olan odur ki yüzyıllardır doğal halini muhafaza eden Uzungöl'e bu yolla beton, çimento, demir girecek. Foseptik ve evsel atıklar herhalde masmavi göle verilecek. Uzungöl'ü de medeniyet dedikleri "naylon yaşam" esir alacak.
***
Tıpkı, hem daha önceki hükümetler hem de AKP iktidarının aymazlığı ile tekmil Karadeniz kıyısının kaya doldurma bir otoyol ile boğulmasında olduğu gibi...
Başbakan Erdoğan'ın millete "en büyük modernleşme projesi" olarak anlattığı bu Karadeniz Otoyolu yüzünden, karadeniz insanının deniz ile bağlantısı tamamen kesildi. Sayısız kumsal ortadan kaldırıldı, irili ufaklı yüzlerce köy ve kasabanın otoyola giriş çıkışı yapılmadığı için, yerel ekonomiler de tehdit görmeye başladı.
7 bin yıl önce doğa tarafından mükemmel bir kombinasyon ile birbirine bağlanmış deniz ve yeşil dağlar arasına, beton bir duvar çekildi. Karadeniz insanı, aşık olduğu, hayatını borçlu bulunduğu Karadeniz'i ancak uzaktan seyredecek hale getirildi.
Bizzat Başbakan Erdoğan, HopaSamsun arasındaki 450 km'lik kısmı bitirilen bu yolun açılışında millete bir "müjde" daha vermeyi ihmal etmedi.
"İnşaaallah" dedi. "Bu yolu tamamen kıyıdan olmak üzere İstanbul'a, 3. köprüye bağlayacağız."
***
Size ne olduğunu söyleyeyim:
Türkiye'yi yönetenlerin eliyle tabiat harikalarımız katlediliyor.
İhalelerle, müteahhitlerin cepleri dolduruluyor.
Medya, türbanı mürbanı, kapatmayı, açmayı tartışırken, para ve kazanç sistemleri babalar gibi devam ediyor.