Şehirlerde sokakları gezerken yerlere bakıyor musunuz? Bakmıyorsanız bu yazıyı okuduğunuz gün şöyle bir etrafınıza bakın. Caddeleri, parkları inceleyin. Aslında birer çöp şehirde yaşadığımızı fark edeceksiniz.
Çevrenize bir de bu ülkeye ilk kez gelmiş bir yabancının gözüyle bakın. Bu çöplü sokaklarla ilgili ne düşüneceksiniz? Peki bunun sorumlusu kim?
Elimizdeki çöpü rahatlıkla yere atıyoruz. Hiçbir vicdani sıkıntı duymadan. Arabamızın camından yola sigara izmaritini, içecek kutularını fırlatıveriyoruz. Belediyeler ne kadar temizlerse temizlesin sokağı çöplük zannediyoruz.
Aynen alt ve üst geçitleri de tuvalet zannettiğimiz gibi. Buralardan geçerken kokuyu duyuyorsunuzdur. Parklardaki bankların etrafına rahatlıkla çekirdek kabuklarını atıyoruz. Sinemaları, tiyatroları, stadyumları batırıyoruz. Piknik alanlarında adeta çöp dağları oluşturuyoruz.
Temizliğin imandan geldiğine inanan bir dine mensup bir millet olarak, dünyaya temizlenmeyi öğretmiş bir ecdadın torunl arı olarak, bu manzarayı kendimize ne kadar yakıştırıyoruz?
Çocuklarımıza bu davranışlarımızla ne kadar örnek olabiliyoruz? Yurt dışına gidenler bilirler. Türkiye'nin batısına gittikçe sokaklardaki temizliği fark eder, yıkanmayı bile bizden öğrenen Avrupalı'nın bu temizliği karşısında gıpta duyarsınız. Doğuya gittikçe de bizdeki manzaralara rastlarsınız. Oysa tam tersi olması gerekiyor.
Gelin biz de sokaklarımızı temiz tutmaya özen gösterelim. Elimizdeki çöpü yere bırakırken utanalım, yüzümüz kızarsın...
Çok mu zor?